Kelimeler: yere

Yere kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


41. Bu sırada Ali, odanın öbür ucunda yere diz çökmüş, önünde küçük bir rahle, beş numara bir lambanın ışığı altında, veresiye defterlerini temize çekiyordu.


42. Uzun geceliğinin altından ayak bilekleri görünüyor ve bir yere oturduğu zaman, sarı, seyrek ve ince tüylerle kaplı muntazam bacaklarının alt kısımları meydana çıkıyordu.


43. Bu Allahın belası yere dönmese ve tesadüfe tabi olarak hayatını bir kere başlamış olduğu şekilde devam ettirse idi, bu felaketlerin hiçbiri onun başına çökmeyecekti.


44. Artık başka bir felakete yol açmak istemeyen tesadüf, adaletin elini yanlış bir yere sevkederek, hiçbir kasdı olmayan zavallı hakiki mücrimin bu arada unutulmasına sebebiyet veriyor...


45. Sedirle kapı arasında, ayakucu kapıya doğru bir yatak duruyor; yatağın üzerini tamamen örten ve uçları biraz da yere uzanan yorganı hareketsiz iki insan vücudu kabartıyordu.


46. Salâhattin Bey dünya ile alakasını böyle erken kesmese ve hayata daha şimdiden biraz yabancı olmaya başlamasaydı, belki başka bir yere naklini ister, kızına orada münasip bir kısmet arardı.


47. Bunlardan biri, yere eğilip Desdemonanın düşürdüğü mendili alan Yagoyu, diğeri de muhteşem bir yatağa serilen Desdemona ile, hançeri kendi gırtlağına saplamak için kolunu kaldıran ak sakallı, kıskanç zenciyi gösteriyordu.


48. Bir müddet daha düşününce dünyada da hiçbir yere bağlı olmadığını hissetti ve içten içe bu kadar yabancı olduğu bu hayatta kendisini birçok kayıtların kuşatmasına, ondan, istediği gibi hareket imkânlarını almasına müthiş içerledi.


49. Şimdi akşamın olmasını, sofranın kurulmasını, yahut bir yere gitmelerini biraz isteyerek bekliyor, rakı kadehlerini daha az yüz buruşturarak içiyor ve koluna gümüş bir bilezik takan bir erkeğin kucağına oturmaktan eskisi kadar nefret etmiyordu.


50. Orada erkeklerin uzun sırıkları küçük yapraklı dallara hızla vuruşlarını ve siyah kıvraklarının eteklerini bellerine sokmuş kadınların iki kat eğilerek, soğuktan sertleşen parmaklarla yerden zeytin tanelerini toplayışlarını seyreder, yahut sırtını bir ağaca vererek yere bakardı.


51. Hami Bey, vaka gecesini anlatmaya başlayarak o gece herkesin sarhoş ve neşeli bir halde havaya tabancalar sıktığını, bu serseri kurşunlardan ikisinin zavallı Aliyi yere sermiş bulunduğunu, ortada bir cinayet değil, bir kaza mevcut olduğunu söyledi.


52. Şahinde de bütün dırıltısına rağmen bu işten pek şikâyetçi değildi: Muazzezi her zaman Yusuf a bırakıp istediği gibi gezebiliyor, kızı her yere götürüp başına dert etmek veya evde bırakıp gözü arkada kalmak gibi sıkıntılardan kurtuluyordu.