Kelimeler: yusufun

Yusufun kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


21. İşte Yusufun böylelerden birine, hem de daha elindeki maddi menbaları tükenmeye vakit bulamamış birine çatması, kendisi için iyi olmayabilirdi.


22. Kadın envai türlü dualar, teşekkürlerle Yusufun ellerine sarılıyor, kız ise, hiçbir harekette bulunmadan, yabancı ve soğuk gözlerle bunlara bakıyordu.


23. Yusufun kendisine karşı gösterdiği soğuk tavırdan doğan infial zamanla azalıyor, yerini, Yusuf un böyle yapışının sebeplerini anlamak isteyen bir meraka bırakıyordu.


24. Bunları düşünmeyen Yusufun şimdi herhangi bir şekilde müdahale etmeye, kızmaya hakkı yoktu ve Şahinde, damadına karşı fena hareket ettiğine asla kani değildi.


25. Derhal bulduğu bu yalana kendisi de inanmış gibi içi cız etti ve hakikaten Yusufun buraya babasına ait fena bir haberle gelmiş olmasından korktu.


26. Babalarının cebinde çıkan beş on sarı lira ile Yusuf taki paralar cenaze masrafına, imama, müezzine gitmiş, Yusufun elinde birkaç mecidiyeden başka bir şey kalmamıştı.


27. Kadın ocak kılıklı bir şeyin üzerinden bir yağ kandili alıp yakmaya uğraşırken, Yusufun gözleri karanlığa alıştı ve köşede bir yer yatağında yatan kızı gördü.


28. Yusufun tahsile karşı olan bu lakaytlığı, Salâhattin Beyin de pek hoşuna gitmiyordu, ama çocuğun ne kadar garip tabiatlı olduğunu bildiği için, fazla ısrardan çekiniyordu.


29. Muazzez Yusufun vaziyetinden herhangi bir mana çıkarabilecek halde bile değildi, yoksa kocasının bakışları ve mustarip hali genç kadının muhakkak gözüne çarpar ve onu telaşa düşürürdü.


30. Aylardan beri Yusufun kendisine yaptıklarına, böyle küçük bir mukabelede bulunmaktan kendini alamıyordu ve bu arzusunda, şu anda duyduğu ve gitgide artan bir saadet hissinin ve bir neşenin çok tesiri vardı.


31. Fakat şimdi gözlerini iki türlü sevinç yaşartıyordu: Hem deminki telaşının yersiz olduğunu düşünerek müsterih oluyor, hem de Yusufun buraya kadar sırf kendisi için, Muazzez için gelişinden anlatılmaz bir memnunluk duyuyordu.


32. Muazzezin kolları Yusuf un kaburgalarını kıracak gibi sıkar ve kumral başı kocasının göğsüne, bir tehlikeden kaçar gibi, sığınmaya çalışırken, Yusufun gözleri ileriye dikiliyor ve görünmeyen bir düşmanı arar gibi parlıyordu.


33. Muazzez bazen çenesini yavaşça Yusufun başına dokundurarak onun ter ve toz kokan saçlarını teneffüs ediyor, bazen de gözlerini arabanın ön tarafına çevirerek dışarı bakıyor, ay ışığında kımıldayan ağaçları ve üzerine gümüş pullar serpilen denizi gördükçe hayretle gözlerini kırpıştırıyordu.


34. Bu vaziyetten en çok sıkılan ve ne olduğunu, ne olacağını bir türlü anlayamayan Muazzez, her sabah ve her akşam Yusufu tek başına bulup konuşmaya karar veriyor, fakat bazen cesaretsizliği, bazen de Yusufun yorgunluktan bitkin bir halde eve gelip derhal yatağa girişi yüzünden bunu bir türlü yapamıyordu.