Kelimeler: şakirin

Şakirin kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


21. Şakirin biraz evvel açılmayan gözleri şimdi yusyuvarlaktı ve biraz dışarıya fırlamış gibi görünüyordu.


22. Şakirin muhakemesi bu zamanlara tesadüf ettiği için, Kaymakam bu işle pek meşgul olamadı.


23. Şakirin yaptıklarını, aynı şekilde ve bu kadar ileri giderek olmasa bile, gençliğinde kendisi de yapmamış mıydı?


24. Böyle gecelerde Şakirin annesi ile Şahinde Hanım çok kere birbiri arkasına odadan çıkıyorlar ve uzun müddet görünmüyorlardı.


25. Bunlar ilk celsede vakayı gördükleri gibi anlattılar ve Şakirin tabancayı Aliye doğrulttuktan sonra nişan bile aldığını söylediler.


26. Bu rapor meselesi ortaya atılmadan evvel ifadeleri alınan şahitler, Şakirin Aliye sıktığını söyledikleri tabancanın cinsini tayin edememişlerdi.


27. En ziyade Şahinde Hamının inkâr tarikiyle ilan ettiği bu havadis, daha ilk günlerden beri Şakirin kulağına da gelmişti.


28. Buna mukabil Şakirin annesi son zamanlarda hiç gelmiyor, ihtimal ki Şahindelerin evinin son zamanlarda aldığı şöhreti şerefiyle mütenasip bulmuyordu.


29. Hatta ihtimal Şakirin, yaşadığı kirli hayata karşı duymaya başladığı nefret ve iğrenme, ona bir aile hayatı kurmak arzusunu vermişti.


30. Sonra Şakirin annesiyle arasında günden güne artan ve hudutlarının tamamiyle çizilmesi güç olan bir dostluk onu bu aileye bağlamaktaydı.


31. Halbuki muhakemede mevcut olan ve zabıt varakasına nazaran, vaka mahalline candarma yetiştiği esnada Şakirin hâlâ elinde bulunan tabanca, küçük bir Browningdi.


32. Hilmi Bey ile Şakirin bu Kübra meselesinden biraz fazla telaşa düştükleri, hatta hiç tetiğini bozmayan Hacı Etemin bile bugünlerde suratı asık olduğu söyleniyordu.


33. Çünkü Şakirin katil olduğunu ispat edecek delillere mukabil, ortada daha büyük ve müsbet bir delil vardı ki, bu bütün şahit ifadelerini, bütün ithamları çürütüyordu.


34. Yusuf lambanın sönmeden evvel verdiği dalgalı ve kırmızı aydınlıkta, karşı sedirde oturan Şakirin cebinden tabancasını çıkardığını görmüş ve kendisi de kamçıyı bir kenara fırlatarak gocuğunun cebinden Nagantını çekmişti.


35. Çünkü Hilmi Bey, Şakirin hareketlerini düzelteceği, onu yola getireceği yerde, aynı şeyleri kendisi de, hatta çok kere oğlu ile beraber yapar, İzmirli, Midillili veya yerli Rum çocukları ile yazın Cennetayağı, kışın hamam alemleri tertip eder, avuç avuç para saçardı.