Kelimeler: zaman
Zaman kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
41. Bugün babalığı ona bir şey söylemiyordu, hiçbir zaman da söyleyemezdi.
42. Galiba Kaymakam Bey seni görmüş, ne diye uzun zaman kalıyor?
43. O zaman içerisi annesine karşı büyük bir istihfaf hissiyle doldu.
44. Tepelerden birine çıkıp bakıldığı zaman, görülen manzara ender bir şeydi:
45. Zaman geçtikçe ümidi kırılıyor ve dükkânda dört tarafa gidip geliyordu.
46. Başka türlü olsa kendini bu kadar kaybetmez, dalgın gözleri, zaman zaman kocasına iliştikçe böyle çırpınmaz ve Yusuf a sarılan kolları bu kadar hummalı titremezdi.
47. Ne çocuğu, ilahi Salâhattin Bey, ben sana vardığım zaman kaç yaşıdaydım?
48. O zaman mindere yan oturup ayaklarını aşağı sallayarak karşılıklı yemeğe başlıyorlardı.
49. Yalnız her zaman karısının nefesiyle beraber yüzüne vuran koku olmadığını hissetti.
50. Aman oğlum, mahalle kızanlarıdır; her zaman böyle bakarlar; sen otur, rahatına bak!
51. Aşağı indiği zaman bir hizmetçi Muazzezin yeldirmesinin ve başörtüsünün burada kaldığını söyledi.
52. Ayaklarının ucuna basarak yatağın kenarına gidip oturdu ve karısına uzun zaman baktı.
53. Böylece ziyanı, aklı başında olduğu zaman düşünmekten bile korkacağı bir miktara çıkıyordu.
54. Bundan sonra anlatacağımız şeyler, iki dakikadan daha az bir zaman içinde oldu.
55. Etrafına baktığı zaman ağaçların, bulutların, derenin kendisinden hızla uzaklaştığını sezer gibi oldu.
56. Kocasına ilk nöbet geldiği zaman gösterdiği alaka da zamanla bir alışkanlığa çevrildi.
57. O zaman Hulusi Bey, çaresiz bir vaziyette kalmış gibi iki elini açarak:
58. O zaman karısı adamakıllı ortaya düşer ve herhalde Yusuf a dua etmezdi.
59. O zaman Yusuf, Muazzezin farkında olmadan yaptığı bu ihtarın manasını düşünmeye başladı.
60. O zaman Yusuf un da çehresi değişti; birdenbire düşünceli bir hal aldı.