Kelimeler: yüzü

Yüzü kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


21. Fakat akşam olduğu, yemek hazırlamak icap ettiği aklına gelince yüzü buruştu.


22. Gözlerinin altı şişmiş, yanakları sarkmış, yüzü daima yorgun bir ifade almıştı...


23. Yüzü, pis bir şeyin üzerine tükürüyormuş gibi, tiksinen bir ifade almıştı.


24. Ceza Reisi çok namuslu, hakperest bir adam olduğu halde, kumara biraz yüzü yoktu.


25. Yüzü o kadar değişmişti ki, o civarda bulunanlardan hiçbiri ona yaklaşmaya cesaret edemiyordu.


26. Şahinde kızının yüzü gözü açık olarak şehirden geçmeyeceğine memnun olmakla beraber, daha çok şaşırdı.


27. Yüzü sapsarı olarak uzun zaman ona baktı, sonra önündeki bir telgrafı gözüyle işaret ederek:


28. İnce ve yaşına nazaran uzun boylu olan bu kızın sapsarı, insana korku verecek kadar sarı bir yüzü vardı.


29. O hiç sesini çıkarmadı, gözlerini büsbütün sıktı, uyuyor gibi yaptı; ama yüzü kıpkırmızı kesilmişti; göğsü yorganı kaldırıp indiriyordu.


30. Ali iki taraftan iplere sarılmış, vücudunun bütün kuvvetiyle kolan vuruyor, Muazzez ise biraz korkak, yüzü kıpkırmızı, yerinde sıkı oturmaya çalışıyordu.


31. Yüzü korkunç bir hal alıyor, kuru gözleri patlayacak kadar dışarı fırlıyor ve çamur içindeki elleri asabi hareketlerle Muazzezin soğuk vücuduna sarılıyordu.


32. Yusuf yaklaşınca âdeti olduğu üzere elini arkadaşının omzuna koydu, yüzü gülüyordu, fakat bu gülüşte biraz da karşısındakini küçük gören bir ifade vardı:


33. Fakat kapı sahiden çalınıp Yusuf içeri girince kalbi hem bir sukutu hayal, hem bir sevinçle burkuluyor, yüzü ağlamakla gülmek arasında bir ifade alıyordu.


34. Alinin gözleri, iki tarafına bakınmasına ve başını mütemadiyen başka istikametlere çevirmek istemesine rağmen Muazzezin yüzüne doğru kayıyor ve derhal kendi yüzü de onunki gibi kızarıyordu.


35. Bu buruşmaya başlamış ve ağlamaktan kızarmış çehrenin arkasında taze bir genç kız yüzü görür gibi oldu ve o anda ilk evlendiği gecenin ümit ve sevinç dolu hislerini tekrar yaşadı.


36. Hele gözü Yusuf un kalem tutan başparmaksız sağ eline ilişince bu kadar komik bir manzaraya tahammül edilemeyeceğini belli eden bir gülüşle yüzü yayılmış, sarı fakat muntazam dişleri meydana çıkmıştı.


37. Yüzü sarı ve bakışları üzücü olan bu kıza karşı neler hissetmiş olduğunu bir türlü tahlil edemeyen Yusuf, onu her hatırladıkça tekrar üzülüyor ve halledilmemiş bir ukdenin peşinde koşan dimağının yorulduğunu hissediyordu.


38. Bir avcılığın bütün zevklerini ve tehlikelerini toplayan ve her defasında birkaç çocuğu gözleri görünmeyecek şekilde yüzü şiş olarak evine yollayan bu oyun, yaz mevsiminin en mühim eğlencelerindendi ve ancak, ara sıra oradan geçen ve kızdırılmış bir arının hücumuna uğrayan büyüklerin müdahalesi ile yarıda kalır, birkaç çocuğun, dayak yedikten sonra ağlayarak evine gitmesiyle sona ererdi.