Kelimeler: vakit

Vakit kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Vakit gece yarısına yaklaşmıştı.


2. Vakit geçtikçe korkusu arttı.


3. Zeytin mevsimine daha vakit vardı.


4. Ben sana neyle vakit geçiriyorsun diyorum.


5. Onlarla geziyor, eğleniyor, çalgı, cümbüş vakit geçiriyordu.


6. Fakat vakit daha erkendi ve evdekiler herhalde komşuya gitmişlerdi.


7. Öğleye kadar vakit geçirmek için bayram yerine gitmeye karar verdiler.


8. Haftada birkaç gün onlarda akşam yemeğine kalınıyor ve geç vakit eve dönülüyordu.


9. Kalkıp Yusuf a atılmak istedi, daha doğrulmaya vakit bulamadan ikinci bir hücumla yere serildi.


10. İkisi de akşama kadar masa başında uyumak, öğle ve ikindi namazı kılmak suretiyle vakit geçirmişlerdi.


11. Herkes tarlalarda, bağlarda, Cennetayağında, Arkbaşlarında, ayva bahçelerinde vakit geçiriyor ve rutubetli bir sıcaktan boğulan kasabaya akşam üzeri dönüyordu.


12. Fakat asıl, nakit parasının sayısını Allahın bildiği ve bunları saymak için vakit yetmeyeceğinden Hilmi Beyin altınlarını şinikle ölçtüğü söylenirdi.


13. İşte Yusufun böylelerden birine, hem de daha elindeki maddi menbaları tükenmeye vakit bulamamış birine çatması, kendisi için iyi olmayabilirdi.


14. Daha kendini toparlamaya vakit bulamadan karşısında bir alevin parladığı gördü ve sağ kulağının dibinden vınlayarak geçen kurşun arkasındaki duvara saplandı.


15. Evleri Kurşunlu Cami ye yakın olanlar ise, bu caminin minaresinde elinde saatle bekleyen ve vakit gelince topçuya işaret veren müezzin Sarı Hafıza bakarlardı.


16. Fakat hadiseler birdenbire o kadar süratli bir cereyan aldılar ki, Yusuf değil hayatının ilerisini, birçok kereler, içinde bulunduğu günü düşünmeye bile vakit bulamadı.


17. İki tanesi aynı köyde geceyi geçirmeye karar vererek odaya birer yatak serdirdiler; diğer dördü yemekten sonra atlarına atlayıp bir müddet daha gittiler ve ancak geç vakit vardıkları köylerde kalıp uyudular.


18. Orta yaşlı bir mümeyyiz, önüne beş on makbuz koçanı alarak, Yusuf a bunlar üzerinde adeta uzunca bir ders verdi ve delikanlı akşama kadar bunları bellemek için temrinler yapmakla vakit geçirdi.


19. Bunun için yorgun argın ve geç vakit eve dönen ve komşuların yaptığı ikramlar sayesinde canı hiçbir şey yemek istemeyen Şahinde, felaketine layık bir iştahsızlık ve perişanlık ile, çocuklarına bir vefakârlık misali vermekte idi.


20. Şehir kızlarını bu felaketten biraz olsun koruyan, bu adamların, orospular arasında yaşayarak, evlenmek lir/usunu pek seyrek duymaları ve daha bu hayattan yorulup kız istemeye vakit kalmadan ya bir tabanca kurşunu ile, yahut da bir hastalık neticesinde ölmeleriydi.