Kelimeler: uzun

Uzun kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


41. Böylece, bu iki sükûtu seven arkadaş, gözlerini çınarın yapraklarına veya ördeklere dikerek uzun müddet düşünebilirlerdi.


42. O gene bildiğini okuyacak ve Yusuf un uzun süren yokluğu ona hareketlerinde daima serbestlik verecekti.


43. Uzun ve beyaz bıyıklarını oynata oynata bir köşede Rumca muhabbet eden Giritlilerin sesi buradan duyuluyordu.


44. Yavaş yavaş vahşiliği azalan Muazzeze, uzun aşk konferansları veriyor, onu, maaşının yarısını yutan hediyelere boğuyordu.


45. Akşam üzeri Aşağıçarşıdan geçerken uzun zamandan beri görmediği Hacı Rifatın İhsana rastladı ve ondan akıl sordu.


46. Fakat birbirlerine söyleyecek bir şey bulamadılar ve sıkıntılı bir sükût içinde uzun zaman yüz yüze bakıştılar.


47. Şakir yüzüne dökülen ve yağlı yağlı parlayan uzun saçlarını fesinin altına sokmaya çalışarak bu tarafa döndü:


48. Yusuf a asırlar kadar uzun gelen bir saniyeden sonra, yanıbaşından ve yerden doğru, bir fısıltı duyuldu:


49. Böyle gecelerde Şakirin annesi ile Şahinde Hanım çok kere birbiri arkasına odadan çıkıyorlar ve uzun müddet görünmüyorlardı.


50. Bu Alevi köylerinin daha geniş mezhepli, daha samimi ve daha temiz olduğunu uzun memuriyet seneleri ona öğretmişti.


51. Çıplak ayaklarında mercan terlikler ve sırtında yakası, kolları ve eteği fistolu beyaz ve uzun bir gecelik vardı.


52. Hayat, birbirinden ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyordu.


53. Onlar da sinirlerinin uzun süren bir uyanıklığını dinlendirmek için Salâhattin Bey gibi, manevi bir uykuya dalmışa benziyorlardı.


54. Önündeki vücudun kımıldamadığını görünce gocuğun kenarını kaldırdı ve hiçbir şey söylemeden, büyümüş gözlerle uzun müddet oraya baktı...


55. Uzun senelerden beri nefsine karşı yaptığı tahakkümlerin acısı çıkıyor, içinde boşandığını hissettiği bir çarkı artık durduramayacağını anlıyordu.


56. İnce ve yaşına nazaran uzun boylu olan bu kızın sapsarı, insana korku verecek kadar sarı bir yüzü vardı.


57. O gittikten sonra ev halkını, uzun zaman bir değirmende bulunan insanlara çarklar birdenbire durunca gelen bir şaşkınlık sarmıştı.


58. Uzun senelerden beri insanlardan bu kadarcık bir alaka bile görmemeye alışmış olan Kaymakam, ellerini karısının ıslak yüzünde dolaştırdı.


59. Donuk mavi gözlerini süratle etrafında gezdiriyor ve sözünü müteakip, sanki izah ediyormuş gibi, uzun ve zayıf kollarıyla işaretler yapıyordu.


60. Beyaz at, kulaklarını bazen ileri, bazen geri uzatarak ilerliyor ve uzun kuyruğu rüzgârda sol tarafa doğru bir bayrak gibi uçuyordu.