Kelimeler: tutan

Tutan kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Babasını koltuklarından tutan Muazzez ağlıyordu.


2. Seni bu cahilliğinle memurlukta tutan adama ne yüzle çatacaksın?..


3. Bir bakarsın, hükümetteki işlerin hepsini eli kalem tutan iki kişi bile çevirir dersin.


4. Tekrar dışarı bakmaya başladı, bu sefer ay sol taraftan vuruyor ve Yusuf un dizginleri tutan ellerini aydınlatıyordu.


5. İlk zamanlarda rica ve kandırma yolu tutan bu adamların sözleri Salâhattin Beyin mütemadi redleri karşısında yavaş yavaş bir tehdit kılığı alır oldular.


6. Hele gözü Yusuf un kalem tutan başparmaksız sağ eline ilişince bu kadar komik bir manzaraya tahammül edilemeyeceğini belli eden bir gülüşle yüzü yayılmış, sarı fakat muntazam dişleri meydana çıkmıştı.


7. İsmail aşağıdaki odada Kaymakama bir yatak sermiş ve çekilmişti; Salâhattin Bey de soyunmadan bunun üzerine uzandı ve sönmeye yüz tutan çıranın ışığında donuk bir kırmızılıkla parlayan rakı testisine gözlerini dikti.


8. Başlarını çevirip baktıkları zaman, onun hâlâ orada, ateş ettiği yerde durduğunu, tabancayı tutan sağ elinin ölü gibi aşağı sallandığını ve diğer eliyle de, kendisini götürmek, kandırıp kaçırmak isteyen Hacı Etemle diğer adamlarını uzaklaştırmaya çalıştığını gördüler.


9. Evlerinin alt katındaki alçak tavanlı ve loş odada bir köşe minderine oturarak hiç durmadan okuyup kınalı elleriyle teşbih çeken, üç ayları tutan, günde bilmem kaç rekât nafile namazı kılan ve damadına bile başörtülü çıkan bu kadının Aliye karşı büyük bir zaafı vardı.


10. Damların yosun tutan ve kararan kiremitlerini nihayetsiz dut, erik ve iri yapraklı incir ağaçlan örtmeye çalışıyor, derelerin kenarını beyazımtırak yapraklarıyla uzun kavaklar, bazı yerlerde kopan bir şerit halinde ve yalnız kenar mahallelerde takip ediyor; bunların arasında belki yirmiden fazla minare, bembeyaz yükseliyor ve uzaktan bakan bir göze, tıpkı kavak ağaçları gibi hafif hafif sallanıyor hissini veriyordu.