Kelimeler: duran

Duran kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Yanında duran Kaymakama sordu:


2. Hayvanın terkisinde duran heybeye elini soktu.


3. Odalarının aralık duran kapısını eliyle itti.


4. Resmi ceketinin açık duran yakasından kıllı göğsü görünüyordu.


5. Yalnız hep bu yatakların kenarında duran bohçaları yoktu.


6. Bir kerevetin üstünde serili duran yatağa yan yana oturdular.


7. Gözü, kapıda duran Yusuf a ilişince, bütün vücudu sarsıldı.


8. Hafifçe aralık duran ağzı ile, uyuyor ve gülümsüyor gibiydi.


9. Yeşil tahta sandığın bir köşesinde duran sofra bezini, yarım ekmeği, ocağın yanında asılı duran torbadan kaşıkları aldı, içini çekerek sofrayı hazırlamaya başladı.


10. Kalkıp konsolun üstünde birbiri üstüne yığılı duran kitaplardan birini aldı.


11. Eşya namına Kübranın yatağı, yatakla ocağın arasında duran ufak bir tahta sandık ve bir de yatağın önüne serili duran eski bir kilim parçası vardı.


12. Bu sırada gözleri, masanın kenarında duran iri Smith Wesson tabancaya ilişti.


13. diyerek Alinin yerde serili duran yatağının başucuna büyükçe bir kese bırakmıştı.


14. Kenarda, sofra bezinin üstünde duran çinko hoşaf tasını alıp ortaya koydu.


15. Muazzez ilerde duran arabayı görünce Yusufun yüzüne baktı: Bununla mı döneceğiz?


16. Odanın bir köşesinde duran yaylan bozuk kanepeye uzanarak, kaputunu sırtına çekti.


17. Bir eliyle aralık duran kapıyı tutarak ve sırtını kol demirine dayayarak sordu:


18. Duvarda asılı duran lamba Salâhattin Beyin arkasında kaldığı için yüzünü görmek güçtü.


19. Orada asılı duran kaşık torbasından bir tahta kaşık alarak soğuk tencerenin başına oturdu.


20. Yanında bir şey anlamadan duran Melihaya bakıyor, sonra başını etrafına çevirerek güya birini arıyordu.