Kelimeler: tamamen

Tamamen kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Kafasındaki düşünceler şimdi tamamen sislenmişti.


2. Dört odalı ahşap bina sanki birdenbire tamamen boşalıvermişti.


3. Yaz adamakıllı gelmiş, Edremit gündüzleri tamamen boşalmaya başlamıştı.


4. Fakat bu hatayı, tamamen iş işten geçmeden düzeltmek lazımdı.


5. Yalnız, nefes almak için uğraşırken tamamen açılan ağzında dişleri parlıyordu.


6. Çok uzaklarda, ufka yakın bir yerde, tamamen sislere gömülü Midilli adası vardı.


7. Aynı evde, yan yana ve birbirine tamamen yabancı olarak yaşamak, feci bir şeydi.


8. Fakat ne kadar doğru olursa olsun, Yusuf kendini o fikirlere tamamen yabancı buldu.


9. Salâhattin Beyin hastalığı ve Yusuf un evden gitgide uzaklaşması Şahindeyi tamamen başıboş bırakmıştı.


10. Kaşlarının çatıklığı ile garip bir tezat teşkil eden bu gülüş, Yusuf a tamamen yabancı geldi.


11. Öyle ya, Muazzezi aldıktan sonra kızın nafakası tamamen kendisine ait olacak, babasıyla bir alakası bulunmayacaktı.


12. Muazzez Yusuf un yüzünü arkadan ve pek az görebiliyor, fakat bu çehrede neler olduğunu tamamen biliyordu.


13. Doktor, ölülerin üstüne yorganı tekrar çekerek çocuğun yanına geldi, kopuk parmağı tamamen kesti ve eh yıkamaya, sarmağa başladı.


14. Sonra Yusufun sırtı da acayipleşmişti: Bazen büyüyerek arabanın ön tarafını tamamen kapatıyor ve içerisi kapkaranlık oluyordu, zifiri karanlık.


15. Fakat ne Yusuf, ne Salâhattin Bey, artık bu meseleyi tekrar eşelemeye lüzum görmüyorlar, Şakir işinin tamamen kapanmış olduğunu sanıyorlardı.


16. Aşağıya, yemek yemeye inip Salâhattin Beyin zayıf ve çökmüş yüzünü, lakayt ve fersiz gözlerini görünce sokaktaki mükâlemeyi derhal ve tamamen hatırladı.


17. Bazı yapraklan kopup fersudeleşen ve kaim siyah cildinden tamamen ayrılmış bulunan bu kitap, Serveti Fünun mecmuasının eski senelere ait bir koleksiyonuydu.


18. Muazzezin orada, yanı başında ve tamamen kendisine terk edilmiş olarak yatması ona istediği kadar saadet vermiyor, hatta içini korkuya benzer bir nevi ürpermelerle dolduruyordu.


19. Adeta bütün eşraf aileleri arasında ezelden beri mevcut, değişmez bir mukavele vardı ve buna, harici şeklin değişmesine, vaziyetin tamamen başka olmasına rağmen, daima riayet ediliyordu.


20. Sedirle kapı arasında, ayakucu kapıya doğru bir yatak duruyor; yatağın üzerini tamamen örten ve uçları biraz da yere uzanan yorganı hareketsiz iki insan vücudu kabartıyordu.