Kelimeler: sarı

Sarı kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Yüzü hâlâ sarı ve tıraşlıydı.


2. Sarı Hafız en yakıcı sesiyle salâ veriyordu.


3. Şahinde aptal aptal karşısındakinin sarı yeşil yüzüne baktı.


4. Çı- ranın ışığında yüzü sarı ve adamakıllı zayıflamış görünüyordu.


5. Sarı benizli, nahif, fakat kuvvetli ve dayanıklı bir çocuktu.


6. Yusuf Kübra nın sarı yüzünü görünce biraz kendini topladı.


7. Lambanın sarı ışığı altında Kaymakamın yüzü olduğundan daha uzun görünüyordu.


8. İzzet Beyin kirli sarı saçları, biraz daha koyu bıyıkları ve kaşları vardı.


9. Zeytinlik işlerinden, tarladaki buğday satışından kalma üstümde on iki sarı liram var.


10. Sarı tüylü ve iri kemikli parmaklarının tırnakları kısa, yassı ve öne doğru kıvrıktı.


11. Bir gün yine takipten geliyorum, dedi, ama bu sefer pek bitkin, pek sarı idi.


12. Bu çıyan suratlı adam bir müddet sonra sarı dişlerini gösterip sırıtarak Muazzezin yanağını sıktı.


13. Yusuf bazı sabahlar erken kalkınca gene Sarı Hafızın salâ verdiğini ve ezan okuduğunu duymuştu.


14. Sarı mintanlı delikanlı, bir köylü için en korkunç şey olan bu yolculuk esnasında bile, gülümsüyordu.


15. Bunu pek tabii görmeliydi, çünkü arabanın içinde kimse yoktu ve hayvanları, sarı mintanlı genç bir köylü sürüyordu.


16. Fakat ihtiyar Ganimet Hanımın bir köşecikte sarı liraları bulunduğu, hatta bunların, Kefen param buradadır, cenazemi bununla kaldırınız!


17. İhtimal cevap da veriyor ve Sarı Hafız bunun için ara sıra böyle daha ateşli, daha manalı haykırıyordu.


18. İnce ve yaşına nazaran uzun boylu olan bu kızın sapsarı, insana korku verecek kadar sarı bir yüzü vardı.


19. Yalnız önünde sarı ve rutubetli topraktan küçük bir tümsek belirince gözlerini ona dikti, gırtlağı yırtılır gibi bir kere:


20. Mahallenin genç kadınları ve kızları önlerine bakarak ve sarı çetik pabuçlu ayaklarıyla kısa adımlar atarak bu kasabaya mahsus oyunlar oynamaktaydılar.