Kelimeler: ortada
Ortada kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
1. Ortada neler olup döndüğünü bilmiyorum.
2. Etme canım, daha ortada bir şey yok!
3. Fakat ortada yapılacak bir şey de yoktu.
4. Sonra ortada kimseye bir kötülük yapıldığı da yoktu.
5. Ancak şimdi ortada ciddi bir mesele olduğunun farkına varan Kaymakam:
6. Fakat ortada gözle görülen bir şey olmadan üstüne belayı davet etmek doğru değildi.
7. Ortada mühim birtakım meseleler döndüğünü hisseden komşular da kafesleri kaldırmışlar, mükâlemeye iştirake başlamışlardı.
8. Yusuf işin ehemmiyetini tam manasıyla kavramamakla beraber, ortada müthiş bir şey olduğunu seziyordu.
9. Boş torbalar bir kenara yığılmış duruyor, sadece bir bulgur torbası, yarı açık, ortada kabarıyordu.
10. Çünkü, ortada güya henüz bir şey olmadığı söylenmesine rağmen, Alinin Muazzezi alacağına kasabada olmuş bir iş diye bakılıyordu.
11. Ortada, son günlerde evde peyda olan masa vardı ve onun etrafında Hilmi Bey, Kaymakam İzzet Bey, Şahinde oturuyorlardı.
12. Bu oyunda kazanılan paranın ortada tutulması şart olmadığı için, Etem aldığı san liraları cebine koyuyor ve önünde birkaç mecidiye bırakıyordu.
13. Çünkü Şakirin katil olduğunu ispat edecek delillere mukabil, ortada daha büyük ve müsbet bir delil vardı ki, bu bütün şahit ifadelerini, bütün ithamları çürütüyordu.
14. Evvela Şakirle Alinin dostluğundan, çocukluktan beri aynı mahallede beraber oynadıklarından tutturup, ortada düşmanlık doğuracak bir meselenin asla geçmediğini, hele birbirlerini öldürmeyi düşündürecek sebeplerin mevcudiyetini tasavvura bile imkân olmadığını söyledi.
15. Hami Bey, vaka gecesini anlatmaya başlayarak o gece herkesin sarhoş ve neşeli bir halde havaya tabancalar sıktığını, bu serseri kurşunlardan ikisinin zavallı Aliyi yere sermiş bulunduğunu, ortada bir cinayet değil, bir kaza mevcut olduğunu söyledi.