Kelimeler: oraya

Oraya kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Herhalde şimdi oraya yağmur yağıyordu.


2. Buradaki maaşını vererek seni oraya geçireceğiz.


3. Arabayı oraya kadar sürmek, ortalığı telaşa verebilirdi.


4. Karısını sarılı olduğu gocukla beraber kollarına alarak oraya getirdi.


5. Yusuf bir oraya, bir de önündeki toprak yığınına baktı.


6. Birdenbire ve bir çivi gibi beynine saplanıveren bir fikir şimdi oraya yerleşiyordu.


7. Onu doğrulmuş gören karısı oraya, ayak ucuna çöküp hüngür hüngür ağlamaya başladı...


8. Sabahleyin geldiği zaman oraya, duvarın kenarına bırakmış olduğu defterleri alarak hükümete gitti.


9. Bu sırada yandaki salıncak durdu ve oraya bu sefer iki yeni müşteri bindi.


10. Etrafına bakındı ve birkaç adım ötede sağa sapan yolu görünce hayvanları oraya sürdü.


11. Oraya, o küçük ve çukur yere gidip gömülmek mecburiyeti ona pek acı geldi.


12. demek isteyen bir göz attıktan sonra döndü, Yusuf onu kolundan çekerek oraya, pabuçların durduğu yere çöktürdü.


13. Dön oraya, ben sana yaylı da alırım, at da alırım, hatta belki başka iş de bulurum!


14. Önündeki vücudun kımıldamadığını görünce gocuğun kenarını kaldırdı ve hiçbir şey söylemeden, büyümüş gözlerle uzun müddet oraya baktı...


15. Şu anda kafasında bir tek düşünce vardı: Kaçmak, evden uzaklaşmak, oraya dönüp Muazzeze şu suali sormamak: Neyi canın isteyecek, neyi?


16. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma...


17. Bir müddet evvel oraya kadar gidip bir kadeh atan, sonra meze dolu ağzıyla tekrar masa başına gelerek oyuna iştirak eden keyif ehillerinde pek yerlerinden kımıldayacak hal kalmamıştı.


18. Ondan sonra hepsi birden oraya toplanıyor, içlerinden en cesaretlisi ceketinin kenarıyla arıyı yakalıyor ve onun kısa fasılalarla her istikamete doğru fırlayan ve tekrar içeri çekilen iğnesini koparmaya uğraşıyordu.


19. Ellerini kavuşturup oraya, Cemal Çavuşun önüne dayandı; başını ileri uzatarak yavaş sesle, fakat hiç durmadan ve cümleleri birbiri arkasına sıralayarak birçok şeyler söyledi, bu meyanda, Alinin ölümünün bir kaza eseri olduğuna çavuşu ikna etti.