Kelimeler: meydan

Meydan kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Asker kaçaklığına meydan verilmemesi hakkında telgraf üstüne telgraf geliyor...


2. Ama şehirde bu meselenin duyulduğu ve birçok rivayetlere meydan verdiği muhakkaktı.


3. Çayiçi denilen mahalledeki evin avlusu kadınlarla ve kapının önündeki meydan erkeklerle doluydu.


4. dedi, sonra Yusufun bir şey söylemesine meydan vermeden yavaşça, başı önünde, ilave etti:


5. O kendine güvenen ve dünyaya meydan okuyan tavırdan Yusuf ta eser kalmamış denilebilirdi.


6. Hep o yarı kapalı gözlerle, kaşları alnına doğru gerilmiş, meydan okuyan bir tavır aldı.


7. Vaziyetleri ne kadar sıkışırsa sıkışsın, Şahinde ile aleni bir münakaşaya meydan verecek böyle bir talep ikisinin de elinden gelmiyordu.


8. Fakat o, bunu yapmadı, hatta Yusuf u çağırıp hiçbir işe karışmamasını, ortaya yeni meseleler çıkarmamasını ve kendisini uğraştıracak, heyecanlandıracak şeylere meydan vermemesini rica etti.


9. Sonra kocasının haberi olmadan yaptığı şeylerin hiç de fena bir şey olmadığına dair beslediği kuvvetli kanaat ve bunu kocasından saklaması sebebinin sırf onunla manasız münakaşalara meydan vermemek olduğu düşüncesi Muazzeze tam bir vicdan sükûnu veriyor ve onu kocasının karşısına, kendini daha çok güzelleştiren bir cesaret ve neşe ile çıkarıyordu.