Kelimeler: lüzum

Lüzum kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Bunlara ne lüzum vardı?


2. Konuşmaya ne lüzum vardı?


3. Muazzez: Buna da lüzum yoktu, her şeyi biliyor!


4. Sonra bu fakir işçilere bu köpek muamelesini yapmaya neden lüzum görüyorlardı?


5. Kendilerine lüzum olmadığı zaman yok oluyorlar ve arandıkları zaman, sanki havanın içinden, birdenbire beliriyorlardı.


6. Nihayet soracak suali kalmayan ve Şahindenin daha fazla sokakta durmasına lüzum görmeyen saatçinin karısı:


7. Eğer Hilmi Bey, Muazzezi oğluna almak istiyorsa neden önce dün akşamki gibi bir plana lüzum görüyordu?


8. Bu insan başkasına, hatta bir iyilik yapacak olsa bile bunu böyle bir tebessümle evvelden haber vermeye hiç lüzum yoktu.


9. Fakat ne Yusuf, ne Salâhattin Bey, artık bu meseleyi tekrar eşelemeye lüzum görmüyorlar, Şakir işinin tamamen kapanmış olduğunu sanıyorlardı.


10. Hele Yusuf, o soğuk ve çatık kaşlı tavrıyla, bu evde sanki bir de Şahinde yaşadığını bilmemezlikten geliyor, kati bir lüzum olmadıkça ona bir kelime ile olsun hitap etmiyordu.