Kelimeler: kanaat

Kanaat kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Buna kanaat getirdikten sonra bağın parmaklık şeklinde tahtalardan yapılmış kapısına döndü.


2. diye bir kanaat beslemiş ve bu ona cesaret ve emniyet vermişti.


3. Sonra, merakının ancak Salâhattin Bey tarafından giderilebileceğine, onun her şeyi anlatacağına dair içinde bir kanaat beliriyordu.


4. İçinde, ona vicdan sükûneti teminine yarayan bir kanaat vardı ki, asla sarsılmıyordu: Bu yaptıkları, kızının rahatı ve sefaletten kurtulması içindi.


5. Kendi evinde olan biten işler hakkında dışardan duydukları ile kanaat etmek, adamcağıza güç geliyordu ama, Yusuf tu bu, işlerine pek akıl ermezdi...


6. Çünkü altı seneden beri kendisi gibi konuşan birine rast gelmemişti ve bu zeytin amelesinin kendisi gibi konuşacağına dair içinde müphem bir kanaat vardı.


7. Yusuf a bir fenalık yapılması ihtimali bile, bu iki ihtiyarın kafalarında Kaymakamın aleyhinde toplanmaya başlayan şüphelerin kuvvetlenip kanaat haline gelmesine ve adamın kısaca melun diye adlandırılmasına kifayet etmişti.


8. Sonra kocasının haberi olmadan yaptığı şeylerin hiç de fena bir şey olmadığına dair beslediği kuvvetli kanaat ve bunu kocasından saklaması sebebinin sırf onunla manasız münakaşalara meydan vermemek olduğu düşüncesi Muazzeze tam bir vicdan sükûnu veriyor ve onu kocasının karşısına, kendini daha çok güzelleştiren bir cesaret ve neşe ile çıkarıyordu.