Kelimeler: hale

Hale kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Onu bu hale getiren neydi?


2. Bizi birbirimizin yüzüne bakamayacak hale getirme.


3. Onu bu hale getirmeye acımıyorlar mıydı acaba?


4. Evde kapanıp düşünmekten bunalacak hale gelen Muaz- zez de bundan memnundu.


5. Memleketin bütün sözü geçen takımı seferber hale gelerek Salâhattin Beyi sıkıştırmaya başladı.


6. Bu üzüntü, onu yerinden kaldınp eşyasına baktıracak hale gelmeden, kayboluyor ve yerini boş bir gevşekliğe bırakıyordu.


7. Deh oğlan gidip bir taşkınlık yapar, kendini tutamayıp bir vaka çıkarır, işi düzelmez bir hale sokardı.


8. Doğmuş, büyümüş, okumuş, devlet hizmetine girip memleketi dolaşmış, ihtiyarlamış, evlenip kavga ve dırıltı içinde bir hayat geçirmiş ve nihayet bu hale gelmişti...


9. Alelade zamanlarda bile bir şeyi başından sonuna kadar düşünemeyen kafası merak ve heyecandan ve bilhassa tarif edilmez bir korkudan inmeli bir hale gelmişti.


10. Hangi kuvvetten emir aldığını bilemediği muhayyilesi o zaman faaliyetini büsbütün artırıyor ve bazı ihtimallerin levhalarını, Yusuf u bitap bir hale getirinceye kadar, onun gözlerinin önünden çekmiyordu.


11. Evin boğucu sessizliği ve manasızlığı, Yusuf un itimatsız ve kendisinden kaçak tavrı, Muazzezin günden güne artan durgunluğu ve nihayet Şahindenin ardı arkası kesilmeyen dırdırları onu boğulacak hale getirmişti.


12. Bereket versin, evde kapalı kalan ve ehli bir hayvan halinde, fakat çok daha maksatsız büyüyen kızların hepsinde olduğu gibi, onda da, vücudunu ve kafasını hiçbir şeyle meşgul etmeden, hiçbir şey düşünmeden ve hiçbir şey yapmadan saatlerce, günlerce, belki aylarca, senelerce beklemek kabiliyeti vardı ve içini yakan düşüncelerden bitap bir hale gelince, bu mutlak hiçliğin kucağına atılıyordu.