Kelimeler: fakat

Fakat kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


81. Ağır gocuğun altında gerinmek istedi, fakat halsizlikten bunu da yapamadı.


82. Beriki, bunu görünce yolunu değiştirecek oldu, fakat Yusuf onu önledi:


83. Dilinde biraz Rumeli şivesi vardı, fakat bunu belli etmemeye çalışıyordu.


84. diyecekti, fakat bunu laf olsun diye söylemek bile elinden gelmedi.


85. diye düşünüyor, fakat Muazzezin böyle söylemediğini de gayet iyi biliyordu.


86. Fakat artık dünyada bir tek şeye inanıyorum: O da tecrübe.


87. Fakat bu bilgiden daha mühim olan şeyler vardı: Şahitler, deliller...


88. Fakat buraya ayık geldiği için bu kadehlerin pek tesiri görülmedi.


89. Fakat bu sükût, kendisinin garip bir vaziyette olmasına mani değildi.


90. Fakat senden böyle ikide birde ayrılı vermek de hoş değil.


91. Kendisini hiç düşünmeyecekti, fakat bu kıza ne kadar azap çektiriyorlardı?


92. Ben belki işi sonuna kadar götürürdüm, fakat şu kızı görüyor musun?


93. Bu esnada seneler birer birer, ağır ağır, fakat hiç durmadan geçiyordu.


94. Bunların da gözleri hiçbir şeyden yılmaz; fakat diğerleri gibi ağırbaşlı değildirler.


95. Bunu bir tarafa bırak, fakat Muazzezi yoldan çıkarırsan çok kötü olur.


96. Fakat ailesiyle ciddi şeyler konuşmak âdeti olmadığı için fazla tafsilat vermemişti.


97. Fakat akşam olduğu, yemek hazırlamak icap ettiği aklına gelince yüzü buruştu.


98. Fakat başka yerlerde: Daha da bir kararımız yok ama, bilmem ki...


99. Fakat birdenbire aklına Kaymakama kendisinden bahsedenin Hilmi Bey olması ihtimali geldi.


100. Fakat bu nöbetler sık sık gelmeye ve bazen uzun sürmeye başladı.