Kelimeler: bey
Bey kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
101. Salâhattin Bey ikinci tası da yuvarladı; rahat bir tavırla arkasına yaslanarak Yusuf a sordu:
102. Bir sürü kıvır zıvır bilgi sahibi olmak için o bey çocukları ile düşüp kalkamayacağını söylüyordu.
103. Daha ayakkabılarını çıkarırken karısı onun omzundan tutarak: Bey, Yusuf u, Muazzezi gördün mü?
104. Fakat bey peder o gün bir şey vermedi; akşama doğru kapıdan başını uzatıp Yusufu çağırdı.
105. Fakat Edremiti bırakıp gitmelerine imkân olmadığını söyleyince Hulusi Bey fikrini değiştirmiş, sözü başka taraftan açmıştı.
106. Yusufun halleri, Salâhattin Bey naklen Edremite, yani Kuyucaktan çok uzağa tayin edilinceye kadar devam etti.
107. Bu esnada kapı açılarak Salâhattin Bey girer, merdivenleri yıkıla yıkıla çıkarak kendini elbisesi ile yatağa atardı.
108. Eğer Hilmi Bey, Muazzezi oğluna almak istiyorsa neden önce dün akşamki gibi bir plana lüzum görüyordu?
109. Hami Bey sözünü bitirdikten sonra Reis, muhakemeyi başka güne bıraktı ve o gün kararın okunacağını söyledi.
110. Meğer kendisine 46 yaşında ihtiyarlamış gözüyle bakılan hasta Salâhattin Bey bu evi ne kadar çok dolduruyormuş?
111. Nihayet bir gün Salâhattin Bey, işi Yusufa açtı; bir akşam yemeğinden sonra onu bir kenara çekerek:
112. Oldukça serin bir kış gecesi Salâhattin Bey, Ceza Reisi ve birkaç avukat, Hulusi Beyin evinde toplanmışlardı.
113. Salâhattin Bey bu gibi sözlerin ona teselli vermekten uzak olduğunu ima eden bir tavırla başını salladı.
114. Salâhattin Bey bu tavsiyelere riayet ettiği halde kısa zamanda ve pek belli şekilde çökmekten geri kalmadı...
115. Salâhattin Bey, üç yüz yirmi liranın ödenmesinin sinirlerine verdiği gevşeklik içinde, her şeyle alakasını kesmiş gibiydi.
116. Salâhattin Bey, vücudunun her tarafından kalbine doğru bir mayiin, gençleştirici, kuvvet verici bir şeyin koştuğunu hissetti.
117. Sonra, merakının ancak Salâhattin Bey tarafından giderilebileceğine, onun her şeyi anlatacağına dair içinde bir kanaat beliriyordu.
118. Bir bakıma Şahindenin söyledikleri doğru olabilir, İzzet Bey sırf iyilik etmek düşüncesiyle bu eve devam etmiş bulunabilirdi.
119. Onlar da sinirlerinin uzun süren bir uyanıklığını dinlendirmek için Salâhattin Bey gibi, manevi bir uykuya dalmışa benziyorlardı.
120. Salâhattin Bey bu sırada Yusuf un kendisini dinlemeyerek perdenin püsküllerini saç örgüsü gibi örmekle meşgul olduğunu gördü.