Kelimeler: yusuf

Yusuf kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


221. Yusuf elini uzatıp bunlardan birini aldı ve oynamaya başladı.


222. Yusuf eskiden beri, böyle ikide birde ağlayıveren insanlara kızardı.


223. Yusuf evin içindeki bu anlaşılmaz hallere şaşkın şaşkın bakıyordu.


224. Yusuf, gene kıpkırmızı, peki demek ister gibi başını salladı.


225. Yusuf gözlerini bunlara dikti ve sabaha kadar böyle bekledi.


226. Yusuf hiç bu kadar uzun müddet ondan ayrılmış değildi.


227. Yusuf kıpkırmızı bir yüzle, boğulacakmış gibi boynunu oynatarak sordu:


228. Yusuf Kübra nın sarı yüzünü görünce biraz kendini topladı.


229. Yusuf, Muazzez ve Ali, her üçü de yepyeni giyinmişlerdi.


230. Yusuf ne zaman Hilmi Beylerin bağına gelip Muazzezi almış?


231. Yusuf onun evvela başka bir şey söylemeye hazırlandığını sezmişti.


232. Yusuf un boynuna atıldı ve ona saatlerce sualler sordu.


233. Yusuf üç yüz yürmi lirayı yol keserek tedarik etmemişti.


234. Ne çare ki, Yusuf a meram anlatmak imkânsızdı ve Muazzez in bu üzüntüsünü ancak Yusuf ağabeyinin sözünü dinlemiş olmak zevki biraz hafifletebiliyordu.


235. Hiç konuşmayan Yusuf un, böyle tek tük de olsa, söz söylemesi Salâhattin Beyi hayrete düşürüyor ve o, Yusuf ta bir değişiklik başladığını seziyordu.


236. Çocukluğundan beri hayatta en yakını olan Yusuf, her yerde, her zaman kendisine destek olan Yusuf ve nihayet o akşam kendisine o kadar içten bakan ve onu o kadar iyi anlayan Yusuf, şimdi Muazzezi hiç sebepsiz unutmuş olamazdı.


237. Ali mektepte birçok şeyler öğreniyor, bunları Yusuf a da anlatıyordu.


238. Arabanın ağzını yarı yarıya kapayan Yusuf başını biraz sağa eğmişti.


239. Beriki, bunu görünce yolunu değiştirecek oldu, fakat Yusuf onu önledi:


240. Birden olduğu yerden kalktı, Yusuf a koştu, onun ellerine sarılarak: