Kelimeler: yan
Yan kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
1. Hacı Etem canı sıkılmış bir tavırla ve yan yan ona baktı:
2. Yarım saat kadar hiç konuşmadan yan yana oturdular.
3. Bir kerevetin üstünde serili duran yatağa yan yana oturdular.
4. O zaman mindere yan oturup ayaklarını aşağı sallayarak karşılıklı yemeğe başlıyorlardı.
5. Yan taraf perdelerinden birini açıp başını içeri uzatınca evvela hiçbir şey seçemedi.
6. Aynı evde, yan yana ve birbirine tamamen yabancı olarak yaşamak, feci bir şeydi.
7. Yusuf un yanına sokuldu, yan yatmış bir pirinç çuvalının üzerine ikisi de oturdular.
8. Dualar mırıldanarak kurulandılar ve odanın ortasına serdikleri eski seccadenin üzerinde yan yana namaza durdular.
9. Bu kıza bir zamanlar yan bakmasına müsaade edilmemişti ve bugün onu saatlerce hırpalıyor, kucağına alıyordu.
10. Yusuf bir aralık yan gözle İhsana bakınca onun gözlerinin de kendininkiler gibi yaşarmış olduğunu gördü.
11. Hayat, birbirinden ayırdıklarını, kısa bir müddet için tekrar yaklaştırır gibi olsa bile, uzun zaman yan yana bırakmıyordu.
12. Ayakları çam iğnelerinin üstünde kayarak biraz ilerlediler, devrilmiş bir kütüğün üzerine yan yana oturarak uzaktaki denize bakmaya başladılar.
13. Yusuf genç kıza, arabaya bitlerken, yardım etti; yan kapıların muşamba perdelerini kapattı ve kendisi ön tarafa atladıktan sonra:
14. Arkaya doğru attığı oyalı yemenili fesi, başının yan taraflarındaki siyah kıvırcık saçlarla ortasındaki ustura ile kazınmış yeri meydana çıkarıyordu.
15. Alinin kavuniçi zifirden dikilmiş yakalıksız firenk gömleği ve bir kenarı ceketinin yan cebinden sarkan sırma işlemeli çevresi bugüne mahsus lükslerdendi.
16. Değil böyle mahkûm olacağı şüpheli kimseler, on beş seneye mahkûm edilmiş eşrafzadeler bile, cürümlerinin cezasını çok kere yan yarıya evlerinde çekiyorlardı.
17. Onun biraz solunda, dükkânın içine doğru yan yana asılmış duran daha küçükçe levhalarda: Bir işte kasıt ne ise hüküm ona göredir!
18. Uzun senelerini onunla yan yana geçirdiği halde, bu çocuğu hiçbir zaman, uğrunda bu kadar büyük bir fedakârlığı yapacak derecede sevmediğini anladı.
19. Halbuki ilk fırsatta birbirlerini arayıp bulunca ikisi de eski sükûtlarında devam ederler, yan yana oturarak veya ağaçların altında dolaşarak beraberliklerinin tarif edilmez saadetini duyarlardı.
20. Mektebi bitirdikten sonra babasının işini eline alan Ali ile bayram yerindeki dükkânın önünde iki alçak ve arkalıksız iskemle atarlar, saatlerce hiç konuşmadan yan yana otururlardı.