Kelimeler: ses

Ses kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. içerden hiçbir ses çıkmadı.


2. Yusuf ses çıkarmadan dinledi.


3. Şehre kadar hiç ses çıkarmadan yürüdüler.


4. Annem pek sevindi, babam da ses çıkarmadı...


5. İnce, zayıf bir ses cevap verdi: Yusuf..


6. Kız yatağın bir köşesinde, yorganların arasına gömülmüş, duruyor, hiç ses çıkarmıyordu.


7. Loş odada demir kaşıkların kâseye dokundukça çıkardığı hafif şıkırtıdan başka ses yoktu.


8. Yusuf, etrafta ses çıkarmadan bakakalan çocukların yanından ağır ağır çekildi, eve döndü.


9. Oradan bütün kasabaya dalga dalga yayılan bir ses Yusuf u olduğu yere mıhladı.


10. Çocuk anlamayan gözlerle bu alelacayip hareketlere bakarken, ağlamaklı bir ses kulağının dibide vızıldamaya başlardı.


11. Biraz yorulmuştu da, beyefendi, iki üç gün kalmak için rica etti, bendeniz de ses çıkarmadım!


12. Birkaç kere daha gayret etti, fakat bu sefer de gırtlağından ancak anlaşılmaz birkaç ses fırladı.


13. diye hafif bir ses çıkarıyor ve sonra susuyordu.


14. Bu kasvetli ve şıpırtılı günde hiç ses çıkarmadan ilerleyen kafileyi görmek insana elinde olmayan bir ürkeklik veriyordu.


15. Taa kışa kadar hiçbir yerden hiçbir ses çıkmadı, yalnız kışın bazı vakalar, kendisiyle uğraşanlar bulunduğunu ona anlattı.


16. Ocakta çorba pişirmeye çalışan kadının tıpırtısından başka bir ses yoktu; bir de toprak dama düşen yağmur damlalannm boğuk sesi...


17. Eğer hâlâ ses çıkarmadan bekliyor ve içinde kaynayıp köpüren çılgınlıklara hâkim olmaya çalışıyorsa, bunu, Muazzezin kendisine bağlılığından emin olduğu için yapıyordu.


18. Ah buna biraz içerlese bile, ses çıkarmadan dinlediği için, memnun, anlatır, anlatır, sonra akşamüstü onunla beraber sokaklarda gezmeye veya testileri alarak yine beraberce Çmarlıçeşmeye su doldurmaya giderdi.


19. Hilmi Bey de hiç ses çıkarmadan, dudaklarının kenarında donup kalan kibar bir gülüşle kaybediyor ve Salâhattin Beyin önü boşalıp zavallı adam bitkin, sarı bir halde iskemlenin arkalığına yaslanınca:


20. Evlendikten sonra bir adamın bütün gayesi ve istikbal düşüncesi, bir kere içine girmiş bulunduğu ve şimdi mukadder telakki ettiği bu belayı ses çıkarmadan ve dosta düşmana pek belli etmeden sürükleyip götürmek, onda herkes tarafından söylenen, fakat kimse tarafından bulunamayan meziyetler ve saadetler araştırmaktır.