Kelimeler: oturduğu

Oturduğu kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Muazzez oturduğu yerde doğrulmuştu.


2. Şakir de oturduğu iskemlede uyukluyordu.


3. Oturduğu yerden gözlerini uğarak etrafına bakındı.


4. Yusuf oturduğu yerde ileriye doğru uzanarak:


5. Oturduğu yerin altındaki yem torbalarını çıkarıp baktı.


6. Annesinin de iştirakiyle oturduğu sofralarda, rakı da görünmeye başlamıştı.


7. Gitgide coşan Kaymakam, onu oturduğu yerden çekip kucağına almak istedi.


8. Ali kurşunları yiyince başını geri atmış ve oturduğu kütükten aşağı, toprağın üstüne süzülüvermişti.


9. Yusuf yavaş yavaş yürüyen bu ışığa ve bu gölgelere bakarak oturduğu yerde uyudu.


10. Böyle bir şey olursa ne yapacağını bir türlü tayin edemiyor ve mütemadiyen oturduğu yerde sallanıyordu.


11. Bunların saçma olduğunu bildiği halde kendini düşünmekten alıkoyamıyor ve bazen saatlerce oturduğu yerde dalıp gidiyordu.


12. Davulcu oturduğu yerden kalkıp elini bağrına basarak: Aha namusum hakkı için dediğin gibi ifade vereceğim...


13. Salâhattin Beyin evi Bayram Yeri dedikleri semtte, yabancı memurların oturduğu Rum mahallesi ve Aşağıçarşı taraflarından uzaktaydı,


14. Oturduğu üstü miderli arkalıksız hasır iskemleden fırlayarak Yusuf a doğru koştu, onu iki elinden yakalayarak içeri çekti, boynuna sarılarak:


15. Uzun geceliğinin altından ayak bilekleri görünüyor ve bir yere oturduğu zaman, sarı, seyrek ve ince tüylerle kaplı muntazam bacaklarının alt kısımları meydana çıkıyordu.


16. Fakat Kaymakam bir türlü elindeki gazeteyi bitirmiyor ve Muazzez oturduğu yerden yuvarlanacak gibi önüne eğiliyor, sonra birdenbire kendini toparlıyor ve korkak gözlerle etrafına bakıyordu.


17. Havalar soğuk olduğu için, kepenklerinin yarısı kapalı duran şu karşıki dükkânın önünde, biraz sonra dünyanın en büyük fenalığını yapacağı insanla beraber oturduğu yaz günlerini hatırladı.