Kelimeler: ihtiyar

Ihtiyar kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Zararı âmmı def için zararı has ihtiyar olunur!


2. İhtiyar Rumelili hizmetçi bir haftadan beri gelininin yanına gitmişti, fakat evde Kübra ile anasının bulunması lazımdı.


3. Mutad merasimle meşgul olan ve eve girip çıkan ihtiyar Hasip Efendinin gözleri bir aralık ona ilişti.


4. Fakat ihtiyar Ganimet Hanımın bir köşecikte sarı liraları bulunduğu, hatta bunların, Kefen param buradadır, cenazemi bununla kaldırınız!


5. Fakat o sırada her iki ihtiyar çoraplarını çıkarıp ayaklarına nalın giymişler ve teneke ibrikleriyle, aptes almaya gitmişlerdi.


6. İhtiyar Hasip ve Nuri Efendilere karşı merhametle karışık görünen bu istihfaf ifadesi, Yusuf a gelince daha keskinleşmişti.


7. Bizim ihtiyar bir şeyler diyordu, fabrikacı Hilmi Beyler bir kadın mı ararlarmış ne imiş, gel bir eve kadar gidelim!


8. Eğri büğrü, kambur zeytinler, kâh arkaya yaslanmış kâh yana eğrilmiş ihtiyar gövdeleriyle, dallan ve yaprakları olmasa, bir mezarlığı andıracaktı.


9. Rumelili ihtiyar bir hizmetçi, çocukların önüne bir iki kap yemek kor, ondan sonra odasına giderek uyur, onları keyiflerine bırakırdı.


10. Kendisinin biraz ötesinde iki ihtiyar geniş ve üzeri hasır örtülü peykenin üzerine bağdaş kurmuşlar, elleri çenelerinde, düşüne düşüne dama oynuyorlardı.


11. Akşam serinliğinde ihtiyar ağarın dalları, irili ufaklı çocuklarla dolar, geniş ve yeşil yaprakların arasından kâh aşağı doğru sallanan bir bacak, kâh başka bir dala uzanmaya çalışan bir kol görünürdü.


12. Büyük annesinin ara sıra diğer ihtiyar kadınlarla beraber okuyup ağlaştığı Muhammediyeyi sıkıcı buluyor, Şube Reisinin oğlu Vasfıde pek bol bulunan, iki sütun üzerine basılmış, tercüme romanları da pek anlamıyordu.


13. Fakat yeni yeni çıkmaya başlayan bir akşam rüzgârı minimini ve sert yapraklan hışırdatıyor ve sanki bu ihtiyar gövdeler canlanıyor, vücutlarındaki bir sürü kovuğu birer göz gibi kullanarak etrafa bakmıyordu.


14. Getirenler Yunus Ağa isminde ihtiyar bir pabuççu ile 35 yaşlarında, perişan kıyafetli bir kadın ve onun yanında mütemadiyen Yusuf un sarı çehresine bakan ve durmadan ağlayan hasta kılıklı bir kızdı.


15. Biraz sonra Yusuf la beraber gelen ihtiyar doktor hastayı yatağına naklederek dinledi, gözkapaklarını kaldırıp baktı, sonra şahadet parmağının ucuyla onları tekrar kapattı; hüzünlü bir tavırla başını sallayarak arkasına döndü: Allah bakilere ömür versin!


16. Ninesini görünce kurşun kalemi ile kocaman defteri elinden fırlatarak boynuna sarılmak için ona doğru koştu, fakat ihtiyar kadın eliyle sus diye işaret ettikten sonra, geldiği gibi sessiz adımlarla ve uzun eteklerini eşiklerde sürüyerek dışarı süzüldü.