Kelimeler: gözlerle
Gözlerle kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
1. Şüpheli gözlerle karşısındakine baktı.
2. Şakir, ifadesiz gözlerle ona baktı:
3. Yaşların altında parlayan ve birdenbire büyüyen gözlerle:
4. Yolun ortasında durarak yalvaran gözlerle ona bakmaya başladı.
5. Yusuf başını kaldırıp dalgın gözlerle babasına bakarak: Hangi işler?
6. Hacı Etem hafifçe tebessüm etti ve karşısındakine manalı gözlerle bakarak:
7. Bakışları birkaç kere, kendisine sitemli gözlerle bakan Hulusi Beye tesadüf etti.
8. Lakin bir el onu olduğu yerde dimdik tutuyor, parıltısız gözlerle karısına baktırıyordu.
9. Ali bir şey söylemiyor, Yusuf un söylediklerini duymamış gibi, onun yüzüne, soran gözlerle bakıyordu.
10. Çocuk anlamayan gözlerle bu alelacayip hareketlere bakarken, ağlamaklı bir ses kulağının dibide vızıldamaya başlardı.
11. Hep o yarı kapalı gözlerle, kaşları alnına doğru gerilmiş, meydan okuyan bir tavır aldı.
12. Kapıda durup aptal gözlerle sokağa veya evin üst katma doğru bakıyor ve hiçbir şeye karar vermeyerek bekliyordu.
13. Önündeki vücudun kımıldamadığını görünce gocuğun kenarını kaldırdı ve hiçbir şey söylemeden, büyümüş gözlerle uzun müddet oraya baktı...
14. Top, şehrin her yerinden görülebildiği için, bilhassa çocuklar, meydanlara toplanarak topçunun hareketlerini uzaktan keskin gözlerle takip ederlerdi.
15. Boş sofranın başına, kendisine nispet verir gibi alaycı gözlerle bakan annesinin karşısına, tekrar oturmak ona pek acı geldi.
16. Kadın envai türlü dualar, teşekkürlerle Yusufun ellerine sarılıyor, kız ise, hiçbir harekette bulunmadan, yabancı ve soğuk gözlerle bunlara bakıyordu.
17. O zaman Muazzez ayağa kalkarak, odadakilerin yüzüne aptal gözlerle baktı, sallana sallana dışarı çıkıp odasına gitti ve yatağına serildi.
18. Şaşkın ve ağlamış gözlerle ara sıra etrafı süzüyor, fakat daha ziyade önüne bakarak, ihtimal bu sıkıntının biteceği dakikayı bekliyordu.
19. demek isteyen gözlerle bakar; yalnız, Salâhattin Beyin bu çenesi gevşek karıyı ne diye kolundan tutup kapı dışarı etmediğine hayret ederdi.
20. Bu sırada Muazzez de sanki her şeyi anlıyormuş gibi, hiç sesini çıkarmadan bir köşeye çekiliyor, büyük mağmum gözlerle Yusuf a bakıyordu.