Kelimeler: evde

Evde kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


41. İhtiyar Rumelili hizmetçi bir haftadan beri gelininin yanına gitmişti, fakat evde Kübra ile anasının bulunması lazımdı.


42. Birkaç kere, annesinin ve babasının evde olmadığı akşamlar, Yusufu geç vakte kadar bekledi, o gelince önüne çıkıp:


43. Bu evde onlar olmadan oturmak, bu karşısındaki şişman ve zavallı mahlukla yalnız kalmak ihtimali onu yerinden sıçrattı:


44. Sırf evde yalnız kapanıp kalmamak, düşünmeye mecbur olmamak için annesiyle arkadaşlık ediyor, fakat Hilmi Beylere gitmek istemiyordu.


45. Ortada, son günlerde evde peyda olan masa vardı ve onun etrafında Hilmi Bey, Kaymakam İzzet Bey, Şahinde oturuyorlardı.


46. Yusuf un bu aileden hoşlanmadığını, hele arkadaşı Alinin ölümünden sonra büsbütün kızacağını bildikleri için bu ziyaretleri evde söylemediler.


47. Böyle bir vaziyette Yusuf un Şahinde ile geçinip evde kalacağını tahmin etmiyor, ona şimdiden bu hususta vasiyette bulunmayı da istemiyordu.


48. Edremite döndükten bir hafta kadar sonra Kaymakam evde yakın dostlarına bir rakı içirdi ve kadınlar üst katta kendi aralarında eğlendiler.


49. Artık bu evde bir hanım olduğunu hisseden Muazzez, gitgide bunayan Rumelili hizmetçiye adeta iş bırakmıyor; yemek pişirmeye, çamaşıra bile yardım ediyordu.


50. Nedense evde kalmak ona birdenbire manasız gelmiş, Şahindenin yanında oturmak, inanamadığı, fakat itiraz da edemediği sözler dinlemek onu boğacak kadar sıkmıştı...


51. Yusuf sesini çıkarmadan arkasını döndü ve yürüdü, fakat akşama kadar, evde hasta hasta yatan ve bakacak kimsesi olmayan bu kızı düşündü.


52. Akşam üzerleri yalnız başına evde otururken, sokaktan her geçenin ayak sesiyle yerinden hoplar, kapının çalınmasını ve soluk yüzüyle babasının içeri girmesini beklerdi.


53. Bu evde konuşan, şaka yapan, soran, hatta fırsat düştükçe, üç dört kelime ile de olsa, anlatan ve havadis veren hep Salâhattin Beydi.


54. Bu evde kendisine sorulmadan yapılan işlerin neticesi olan bu sıkıntılardan dolayı kendini asla suçlu tutmuyor ve suçlu olanların ona gelip yalvaracakları günü bekliyordu.


55. Gündüzleri o ve annesi evde yokken biraz içini boşaltabiliyor, babasının, bir bohça içinde yüke kaldırılan elbiselerini ortaya çıkararak onları kokluyor ve gözyaşlarıyla ıslatıyordu.


56. Tabii bu evlenmede herhangi bir müşterek hayattan ziyade, erkek için evde bir kadın bulunması; kız için de münasipçe bir kısmet varken kaçırılmaması düşünülmüştür.


57. Bunların en başında bakkal Şerif Efendinin oğlu Ali vardı, muntazam mektebe giden ve hiç kimse ile kavga etmeyen bu çocukla evde annesinin yanında tanıştı.


58. Bir evde sözü geçecek, hükmü yürüyecek yegâne adam o evin erkeği olduğuna ve bu erkek de kendisini istediğine göre, Şa- hinde Hanımm sözlerinin bir kıymeti olamazdı.


59. Usulsüz bir terbiye ile evde mütemadiyen dayak yiyen, izzetinefis namına bir şeyleri kalmayan ve mektep kaçkınlığını itiyat eden bu çocuklar, hakiki kabadayılar tarafından daima hor görülür.


60. Fakat şimdi, Salâhattin Beyin evinde olduğunu hatırlayınca, sade bulgur pilavının, yanında hiçbir şey olmadan, veya birkaç biber turşusu ile, bu evde eskiden pek yenmediğini acı acı hatırladı.