Kelimeler: etmek

Etmek kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Niçin bunun lakırdısını bile etmek istemiyorsun?


2. Evdekilere hâkim olmak, Şahindeyi tehdit etmek faydasızdı.


3. Şakir de Muazzezi bu yoldan elde etmek niyetinde...


4. Kendisi için de böyle bir hayat tasavvur etmek korkunçtu.


5. Yalnız bunu kendine itiraf etmek istemiyor, belki bundan biraz utanıyordu.


6. Kaymakam Beyi kendisine borçlu etmek zevki için de bu kadar paraya kıyamaz.


7. Yollarına devam etmek ve hiç olmazsa oralardaki bir köye kadar gitmek istiyordu.


8. Fakat ortada gözle görülen bir şey olmadan üstüne belayı davet etmek doğru değildi.


9. Yusuf tekrar sormak ve ısrar etmek için ağzını açtı, sonra vazgeçerek arkasını döndü.


10. Başlar başlamaz ilk işi evvela şehrin ileri gelenlerini hükümete çağırıp onlarla konuşmak, kendileriyle işbirliği etmek oldu.


11. Çünkü zavallı kadıncağız mukabele etmek, hatta ağzını açmak şöyle dursun, gözlerini bile kaldıramaz, sessiz sessiz ağlardı.


12. Bir bakıma Şahindenin söyledikleri doğru olabilir, İzzet Bey sırf iyilik etmek düşüncesiyle bu eve devam etmiş bulunabilirdi.


13. Bütün işi pencerede oturup mahallenin ahvalini kafes arkasından kontrol etmek olan bu kadının verdiği malumat muhakkak doğru İdi.


14. Kendi evinde olan biten işler hakkında dışardan duydukları ile kanaat etmek, adamcağıza güç geliyordu ama, Yusuf tu bu, işlerine pek akıl ermezdi...


15. Birkaç kere, gündüzleri, yukarı kata, Muazzezin yanına çıkmış, yapayalnız bir odada bir mindere yüzükoyun yatarak düşünen genç kızla bir iki laf etmek istemişti.


16. Bu yabani çocuğa evvela ehemmiyet vermediler; fakat asıl ve hakikaten ehemmiyet vermeyenin bu yabani çocuk olduğunu fark edince onunla alay etmek, onu kızdırmak istediler.


17. Fakat kafasının bir köşesinde hâlâ bu baş eğmenin muvakkat olduğuna, bir gün kendi istediği gibi hareket etmek imkânlarının tekrar doğacağına dair bir ümit yaşıyordu.


18. Bu sözlerin çocukça ve basit olması, onlarda oldukça hakikat bulunmasına mani değildi; ve çocuk mantığına hitap ederek bunlara mukabele etmek Salâhattin Beye çok güç geldi.


19. Babası sağken bile memurların manalı fakat çekingen tavırlarından sinirlendiği halde, şimdi onların, sarih bir ehemmiyet vermeyiş ve küçük görüş halini alan, hatta bazen alay etmek derecelerine varan muamelelerine tahammül etmeye mecbur kalıyordu.


20. Şahinde de bütün dırıltısına rağmen bu işten pek şikâyetçi değildi: Muazzezi her zaman Yusuf a bırakıp istediği gibi gezebiliyor, kızı her yere götürüp başına dert etmek veya evde bırakıp gözü arkada kalmak gibi sıkıntılardan kurtuluyordu.