Kelimeler: bunlara

Bunlara kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Bunlara ne lüzum vardı?


2. Ne oldu bunlara anlamadım!


3. Yusuf bunlara alışık değildi.


4. Bunlara bakıp hüküm verilir mi?


5. Bunlara da ne oldu, ayol?


6. Ne candarma, ne hükümet bunlara karışmazdı.


7. Ne kadar gayret etse bunlara inanamayacaktı.


8. Yusufun gözleri bunlara ilişince, içini bir korku kapladı.


9. Yusuf gözlerini bunlara dikti ve sabaha kadar böyle bekledi.


10. Bütün bunlara mukabil kendisinin ortaya sürdüğü sebepler ve itirazlar ne kadar manasızdı!


11. Fakat Hacı Etem, Çavuşa gösterdiği eli açıklığı bunlara da göstermek niyetinde değildi.


12. Bilhassa mahallenin kadınlarıyla ihtiyarlarının bunlara teveccühleri vardır ve analarıyla babalarının medarı iftiharı dırlar.


13. Ne edelim Yusuf Ağa, Hilmi Beylerin ne olduğunu sen ben biliriz ama bunlara öğretemeyiz.


14. Oğlan evvela velinimetinin kızına göz koymaktan işe başlamış, rahmetli de bunlara hep göz yummuş, hem müsaade etmişti.


15. Yusuf bir kadının çenesini bu kadar açabilmesine hayret ediyor, bunlara tahammül eden Kaymakama biraz da merhametle bakıyordu.


16. Kadın envai türlü dualar, teşekkürlerle Yusufun ellerine sarılıyor, kız ise, hiçbir harekette bulunmadan, yabancı ve soğuk gözlerle bunlara bakıyordu.


17. Anasıyla babası arasında da kavga olurdu ama, bunlara kavgadan ziyade babasının herhangi bir şeye kızıp acısını anasından çıkarması demek daha doğruydu.


18. Bu sözlerin çocukça ve basit olması, onlarda oldukça hakikat bulunmasına mani değildi; ve çocuk mantığına hitap ederek bunlara mukabele etmek Salâhattin Beye çok güç geldi.


19. Bu bolluğun İhsan ve Şakir gibi birkaç zengin ve hovarda arkadaştan çıktığı ve Etemin bunlara hem dalkavuluk ettiği, hem de eğlencelerine her iki cinsten mahluklar tedarik edip getirerek bazı ufak hizmetler gördüğü söylenirdi.


20. En sonra, korkak ve suya sabuna dokunmayan zavallı birtakım çocuklar gelir ki, kimse bunlarla meşgul olmaya tenezzül etmez; herkes tarafından rahat bırakılırlar, Çünkü bunlar, feleğin sillesini yemiş, ya boğaz tokluğuna bir nalbant veya kahveci yanında çalışan ve böylece günün on sekiz saatini işbaşında geçiren fukaralar; yahut da yazın tarlada, kışın zeytinde çalışıp anasını beslemeye uğraşan yetimlerdir; herkes bunlara merhamet ve çekingenlikle bakar.