Kelimeler: birine

Birine kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Komşulardan birine gidip orada yatanm!


2. Herhalde Aşağıçarşıdaki memur ailelerinden birine gitmiş olacaklardı.


3. İşte Yusufun böylelerden birine, hem de daha elindeki maddi menbaları tükenmeye vakit bulamamış birine çatması, kendisi için iyi olmayabilirdi.


4. Tepelerden birine çıkıp bakıldığı zaman, görülen manzara ender bir şeydi:


5. Bu Hilmi Bey, Edremitin eski eşraf ailelerinden birine mensup, kibarca bir adamdı.


6. Dudaklarını ısırarak odanın karanlık duvarlarından birine gözlerini dikti ve saatlerce böyle kaldı.


7. Yanında ayakta duranlardan birine başıyla işaret etti, o eğilip yaralının göğsünü açtı.


8. Yusuf, o zamana kadar yüzünde görülmemiş bir heyecanla fasülye Çuvallarından birine ilişti.


9. Ben hiç birine karışmayacağım, ama dedim ya, bir düğün yapacağım, Edremitte kırk yıl söylenecek.


10. Bu şahitlerden ikisi, adlarını candarmalardan birine yazdırdıktan sonra, belediye doktoruna ve Alinin babasına gönderildiler.


11. Ah, ölmeden evvel evladının namuslu birine vardığını görse ve gözleri arkada kalmasa, o zaman bu yorgun hayattan aynlmayı, hatta biraz isteyecekti de...


12. Ancak bir iki dakika sonra kendini topladı ve yüzünde kendinden emin, rahat bir gülüşle yaylılardan birine giderek sahibinden arabayı birkaç saat için kiraladı.


13. Çünkü altı seneden beri kendisi gibi konuşan birine rast gelmemişti ve bu zeytin amelesinin kendisi gibi konuşacağına dair içinde müphem bir kanaat vardı.


14. Öteki bu sefer tahta merdivenleri atlayarak indi ve meh- taptan aydınlanan avlunun öbür başındaki odalardan birine girerek elinde bir çıra ile geri geldi.


15. Yaşlıca kadınlar bu düşkün eşraf konaklarından birine gittiler mi, orada eski âlemleri, merhum ağanın hayalini tekrar görür gibi olurlar ve hiçbir şeyin değişmediğini zannederlerdi.


16. Davulcu kamburunu çıkararak var kuvvetiyle tokmağı vuruyor, zurnacı ise, bütün vücuduyla oyuna iştirak ediyormuş gibi, kıvrıla kıvrıla üflüyor ve çalgının ağzını bazen oynayanlardan birine, bazen de, büsbütün coşarsa, dimdik gökyüzüne çeviriyordu.