Kelimeler: asla

Asla kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Fakat böyle şuradan buradan duyduğu rivayetlerle asla iktifa etmeyen birisi vardı: Muazzez!


2. Hiçbir çare yoktu; hayatları belki daha kötüleşecek, fakat asla daha iyi olmayacaktı.


3. Şimdiye kadar içinde neler olup bittiğini asla anlamadığı bu başı, çıldırasıya seviyordu.


4. Bütün dışardaki arkadaşlarına rağmen Yusuf un asla ihmal etmediği bir tek kişi Muazzezdi.


5. Yusuf böyle bir sabahta atla kırları dolaşmanın asla bir felaket telakki edilemeyeceğini düşündü.


6. Yüzünde ciddi bir ifade ile ve asla konuşmadan, para sürüyor, yahut kâğıt yapıyordu.


7. Halbuki Yusuf karşısındakinin ken dişine ara sıra fırlattığı kaçak ve ani bakışlardan asla iyi mana 1ar çıkaramıyordu.


8. Araya giren soğukluğa rağmen Hilmi Beylere bile gidip geliyor, yalnız burada, Muazzezin başkasına sözlü olduğunu asla ağzına almıyordu.


9. Yoksa kendisi asla ona gidip her şeyi söyleyemez veya annesinin arzularına mukavemet edip başka bir yaşayış şekline dönemezdi.


10. İçinde, ona vicdan sükûneti teminine yarayan bir kanaat vardı ki, asla sarsılmıyordu: Bu yaptıkları, kızının rahatı ve sefaletten kurtulması içindi.


11. Bunları düşünmeyen Yusufun şimdi herhangi bir şekilde müdahale etmeye, kızmaya hakkı yoktu ve Şahinde, damadına karşı fena hareket ettiğine asla kani değildi.


12. Bu evde kendisine sorulmadan yapılan işlerin neticesi olan bu sıkıntılardan dolayı kendini asla suçlu tutmuyor ve suçlu olanların ona gelip yalvaracakları günü bekliyordu.


13. Çünkü hükümet tababetinin fethi meyit neticesinde verdiği rapor, sebebi katil olan silahın evsafını katî olarak tayin etmiştir ve bu evsaf, müvekkilimin kullandığı tabancaya asla tevafuk etmemektedir.


14. Bir türlü anlayamadığı bir türlü içlerine karışamadığı ve bunu zaten asla istemediği bu insanlarla arasında çelik bir duvar gibi yükselttiği bu tebessüm, onun müracaat ettiği son çareydi.


15. Evvela Şakirle Alinin dostluğundan, çocukluktan beri aynı mahallede beraber oynadıklarından tutturup, ortada düşmanlık doğuracak bir meselenin asla geçmediğini, hele birbirlerini öldürmeyi düşündürecek sebeplerin mevcudiyetini tasavvura bile imkân olmadığını söyledi.


16. Evde meram anlatmaya asla imkân olmayan, seviyesi, ahlak telakkisi, dünyayı: görüşü ve itiyatları büsbütün ayrı bir mahlukla daimi bir beraberlik insanı dış hayatta da bedbin yapar ve bütün insanlardan şüpheye düşürür.