Kelimeler: altına

Altına kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Hepsi ifadelerinin altına parmak bastılar.


2. Kenardaki ağaçların altına doğru yürüdü.


3. Muazzez onları çekip altına aldı.


4. Arabanın zeminini örten çulun altına sadece biraz kuru ot serpilmişti.


5. Hafiflemiş olan yağmur tekrar hızladığı için Yusuf bu çınarlardan birinin altına sığındı.


6. Yolun kenarına gelince bir dükkân çatısının altına sığındı; Hacı lilemin yüzüne bakmadan:


7. Yusuf mindere oturmuş, bir ayağını altına almış, ötekini dikerek kollarım onun üstüne dayamıştı.


8. Bol yenli kolları ancak göğsünün altına kadar kalkıyor ve parmakları işitilmeyecek kadar hafif şıkırdıyordu.


9. Şakir kapıya yakın bir masaya gitti, tahta iskemleyi külhanbeyce bir tavırla çekip altına aldı.


10. Yusuf yavaşça gocuğundan sıyrıldı, karısının her tarafını sardı ve onu bir ağacın altına yatırdı.


11. Kendisini tanıdığı için hiçbir şeyden şüphelenmeyen arabacı atların boynundan yem torbalarını çıkardı, oturacak yerin altına koydu.


12. Senin parmak işe yarayacak galiba; Şube Reisi, bu gibi sakatlıkları olanların henüz silah altına alınmadığını söyledi!


13. Şakir yüzüne dökülen ve yağlı yağlı parlayan uzun saçlarını fesinin altına sokmaya çalışarak bu tarafa döndü:


14. Hacı Etem altına alıp oturmuş olduğu sağ ayağını yere indirdi ve eliyle bir şey fırlatıp atar gibi bir işaret yaptı:


15. İhsan, onu yanına alıp Soğuktulumba yolundaki bir hana götürdü, yarım saat içinde pazarlığını filan yaparak beş buçuk altına güzel ve beyaz bir at aldı.


16. Başını çevirerek Muazzezi çağırmak, dışarısını onunla birlikte seyretmek istedi, fakat genç kadın başını yastığa gömmüş, sağ elini yanağının altına koymuş, bir çocuk gibi mışıl mışıl uyuyordu.


17. Bütün hislerden ve düşüncelerden daha kuvvetli olan ve insanı hayatında ancak birkaç defa idaresi altına alan tabii ve hâkim bir duygu şimdi ikisini de avucunun içine almıştı.


18. Konsolun üzerinde bir cam fanusun altına konulmuş eski usul bir saat, kırmızı gaz bezleriyle örtülü, abajurlu iki petrol lambası, sarı yaldız çerçeveli büyükçe bir ayna ve aynanın üst tarafında duvarda, kılıflarıyla asılmış bir çift çakmaklı tabanca duruyordu.


19. Bu altı seneyi, yazın kırlarda dolaşarak, yahut Salâhattin Beyin, Cennetayağı dedikleri yerde tuttuğu bağda ağaçların altına yatarak; kışın da ilk senelerde fabrikanın önündeki zeytin çuvallarının ağzından, bu çuvalları iğneleyen küçük değnekleri çalıp pime yığınları üzerinde kazık oynayarak, sonraları da Salâhattin Beyin aldığı küçük bir zeytinliğin silkilip toplanmasına nezaret ederek geçirdi.