Kelimeler: ağır
Ağır kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
21. Muazzez yavaşça yatağın kenarından kalktı, ağır ağır, başı önde dışarı çıktı ve Yusuf hiçbir şey anlamadan arkasından bakakaldı.
22. Bu aralık yorgun ve ağır adımlar kapıya yaklaştılar.
23. İçerisine sekiz, on kişi alan ve adeta küçük bir odaya benzeyen salıncaklarda minimini çocuklar bin türlü çiğ renkte elbiseleriyle ağır ağır sallanıyorlardı.
24. Ağır gocuğun altında gerinmek istedi, fakat halsizlikten bunu da yapamadı.
25. Aman Şakir Bey, sana yakışmaz, ağır ol, dinin hakkı için!
26. Koca Reis dediği, Ağır Ceza, o zamanki ismiyle Mahkemei Cinayet Reisiydi.
27. Dışarıda erkeklerin yaptığı ahenk ise hiç bu kadar sakin ve ağır değildi.
28. Gayet sakindi, yapmaya mecbur olduğu işin ne kadar ağır olduğunu bilmiyor değildi.
29. Hatta şimdi karşısında ağır ağır kuskus pilavı çiğneyen ve eliyle ağzına biber turşusu götüren babasının hayatı da ötekilerden farklı değildi ve o da Yusuf a bomboş ve korkunç görünüyordu.
30. Ağır ve keskin bir koku neşreden bu keçeler terli zamanlarında hayvanların sırtına konurdu.
31. Elini dalgın dalgın pantalonunun cebine soktu ve oldukça ağır bir keseyi çıkararak karşısındakine uzattı.
32. Karşısındaki ocağın üstüne konan bir yağ kandili ile, ocakta çıtırdayarak ağır ağır yanan bir kütüğün alevleri, toprak zeminin ancak bir kısmını örten hasırı kırmızıya boyuyor ve mor yüzlü yorganın üstünde gölgeler uçuruyordu.
33. Beyaz ve ince bir toz bulutunu arkasında bırakarak ilerleyen araba hep aynı sürati muhafaza ediyor ve onun bu çılgınca koşusu etrafın ağır kımıldanışları ve fısıltıya benzeyen sesleri ile tezat teşkil ediyordu.
34. Çalgıcılar halay havası çalınca, kütüklerin üstünden hemen beş, on kişi kalkıyor, arka arkaya dizilerek ağır ve ölçülü adımlarla meydanda dolaşıp oynamaya ve ellerini başlarının üstünde birbirine yaklaştırıp tekrar yanlarına bırakmaya başlıyorlardı.
35. Bazı geceler zavallı adam yatakta inlemeye, boğuk boğuk nefes almaya ve eliyle kalbini tutarak öksürmeye başlayınca Şahinde yarı uyku halinde kolonya şişesini uzatıyor, yahut, daha ağır hallerde, Askeriye doktorunun verdiği ilaçtan bir kaşık içiriyor veya lokman ruhu koklatıyordu.