Kelimeler: üstündeki

Üstündeki kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Sol tarafa, sokak üstündeki odaya doğru baktı.


2. Lambayı yakmak için yerinden kalkarak sokak üstündeki odaya gitti.


3. Aşağı inip sokak üstündeki odanın kapısına gelince bir çığlık kopardı.


4. Bunun ne olduğunu hiç düşünmeden, sokak üstündeki odaya doğru yürüdü.


5. Ocağın üstündeki yağ kandili titriyor, cızırdıyor ve yalnız kendisini aydınlatıyordu.


6. Akşamlan eve gelip yıkandıktan sonra sokak üstündeki odaya oturuyor, Muazzezin sofra hazırlamasına bakıyordu.


7. Hilmi Bey masanın üstündeki tütün paketini aldı, arka tarafındaki dağınık rakamları topladı ve:


8. Sokak üstündeki odadan kolonya şişesini aldı, hizmetçi kadını, Kübranın anasını eliyle dürterek uyandırdı:


9. Sokak üstündeki sedirin bir kenarında Şakir ile Hacı Etem kulak kulağa bir şeyler konuşuyorlardı.


10. Alt katta, sokak üstündeki bir odada kurulan yer sofrasına, karısı ve kızı ile birlikte oturdu.


11. Birdenbire olduğu yerden kalktı, aşağı koştu, sokak üstündeki odada yatağını toplayan Şahindeyi kolundan tutup çekerek:


12. Alt katta, sokak üstündeki odada yeni peyda olduğunu gördüğü bir masanın ne olduğunu sormuş, Şahinde de:


13. Hasip Efendi yerinden kalkıp Yusuf un yanına gelerek masasının üstündeki kamış kalemi aldı, açtı, tırnağına bastırıp denedikten sonra:


14. Karşısındaki hayretle silahı alıp bunun ne demek olduğunu sorarken, Hacı Etem masanın üstündeki iri, toplu tabancayı beline yerleştirdi.


15. Yusuf Bayram Yerini geçtikten sonra hayvanı yavaşlattı, eve yaklaştığı zaman alt katta, sokak üstündeki odada ışık yandığını gördü.


16. Salâhattin Bey, yaslandığı duvarda, başının üstündeki bir çivide asılı duran lambanın ışığı altında eski ve sararmış sayfalara göz gezdirmeye başladı.


17. Çavuş tekrar gülümsedi ve masanın üstündeki torbacıkları ceketinin iç cebine yerleştirdi; elinde tuttuğu Browning tabancayı da, çekmecelerden birini çekerek, oradaki kâğıtların üstüne bıraktı ve gözü kilitleyip anahtarı yanına aldı.


18. Resmi işlerini uzun senelerin verdiği itiyatla yapıyor, bunların bir kısmını, pek bunalırsa, tahrirat kâtibine bırakıyor ve eve gidip sokak üstündeki loş odanın bir minderine uzanıyor ve hayatını teşkil eden boş seneleri gözünün önünden geçiriyordu.