Kelimeler: üstünde

Üstünde kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Kollarının üstünde dışarı götürdü.


2. At üstünde köy leri gez.


3. Tahtaların üstünde sürüklenen terlikler kapıya yaklaştı.


4. Bu sırada elinin üstünde bir yaşlık hissetti.


5. Minderin üstünde Muazzezin basma entarisi atılmış duruyordu.


6. Bir kerevetin üstünde serili duran yatağa yan yana oturdular.


7. Kadın İbramcaköy yolu üstünde, Değirmenönü denilen bir yerde oturuyordu.


8. Şakirin elinden alınan kocaman, toplu tabanca masanın üstünde uzanıyordu.


9. Yumurtayı, tavuğu, manda kaymağını yiyip at üstünde safa sürüyor.


10. Kalkıp konsolun üstünde birbiri üstüne yığılı duran kitaplardan birini aldı.


11. Kenarda, sofra bezinin üstünde duran çinko hoşaf tasını alıp ortaya koydu.


12. Salâhattin Bey yatağın üstünde ayakta duruyor ve sol eliyle arkasındaki duvara tutunuyordu.


13. Kış kıyamette at üstünde dolaşmak kolay değildi ve arada bir sıcak evde istirahat lazımdı.


14. Üst katta, sokak üstünde bulunan Yusuf un odası yeni gelin ve güveye tahsis edildi.


15. Odadan dışarı çıkan Hacı Etem, dördü de oturdukları sıranın üstünde uykuya dalmış bulunan şahitleri dürterek uyandırdı.


16. Ayakları çam iğnelerinin üstünde kayarak biraz ilerlediler, devrilmiş bir kütüğün üzerine yan yana oturarak uzaktaki denize bakmaya başladılar.


17. Ayakları yorganın üstünde duruyor ve krem rengi Selanik fanilasının paçaları entarinin eteklerinden dışarda kalarak ayak bileklerine kadar uzanıyordu.


18. O gün akşam üzeri Ayvalıka varan candarma, yolun yarısında at üstünde uyumuş, diğer zamanlarda da silahını ensesine koyup ellerini iki tarafından geçirerek memleket türküleri tutturmuştu.


19. Yusuf onların, omuzlarında havlu ve çıplak ayaklarında nalın ile, kolları sıvalı, aptes almaya gittiklerini ve pembe, çıplak ayaklarıyla kirli bir seccadenin üstünde yatıp kalktıklarını tekrar görür gibi oldu.


20. Çalgıcılar halay havası çalınca, kütüklerin üstünden hemen beş, on kişi kalkıyor, arka arkaya dizilerek ağır ve ölçülü adımlarla meydanda dolaşıp oynamaya ve ellerini başlarının üstünde birbirine yaklaştırıp tekrar yanlarına bırakmaya başlıyorlardı.