Kelimeler: çare

Çare kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Başka çare kalmadı baba!..


2. Başka çare var mı?


3. Sen bir çare düşünmedin mi?


4. Başka bir yol, başka çare lazımdı.


5. Salâhattin Bey de şimdilik işi savsaklamayı en uygun çare buldu.


6. Bazen insan avunmak için başka çare bulamıyor ama, sen nefsine hâkim ol.


7. Hiçbir çare yoktu; hayatları belki daha kötüleşecek, fakat asla daha iyi olmayacaktı.


8. Bu bir tek çare, onun eskiden beri istediği şeydi: Muazzezi Şakir e vermek...


9. Elde bulunan bir tek çare, yani burayı bırakıp gitmek, Hilmi Beyin elinde o senet kaldıkça imkânsızdı.


10. Belki o zaman evlenmeyi de düşünemeyeceklerdi; çünkü buna birbirlerini kaçırmamak için en son çare diye müracaat etmişlerdi.


11. Ne çare ki, Yusuf a meram anlatmak imkânsızdı ve Muazzez in bu üzüntüsünü ancak Yusuf ağabeyinin sözünü dinlemiş olmak zevki biraz hafifletebiliyordu.


12. Şahinde nin kendine göre biraz da kurnazlığı vardı ve Muazzez için Edremitte evlenme yollarının, bir tek çare müstesna, kapanmış olduğunu fark ediyordu.


13. Hiç kimseye haber vermeden ikisinin beraberce köye gitmelerinin en iyi çare olduğunu ve babaları ayaklarına gittikten sonra çocukların inat etmeyeceklerini, mümkün olduğu kadar açık bir şekilde karşısındakine izah etti.


14. Bunları kendisine karşı da izah edemediği için, eski kapalılığında devam etmeyi yegâne çare olarak kabul etti; eskisi gibi eve hemen hemen sade yatmaya geliyor, sair zamanlarını dışarıda, zeytinlikte veya kırlarda geçiriyordu.


15. Bu evde ikinci planda kalmaktan bıkmış, çocukların kendisine hiç ehemmiyet vermeyen tavırlarından sinirlenir olmuştu: Bu sıkıntılı ve feci hallerinde bile kendisine gelip danışmayı, hiç olmazsa onunla bir çare düşünmeyi akıl edemeyişlerine büsbütün kızıyordu.