Kelimeler: çıkarmadan

Çıkarmadan kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Yusuf ses çıkarmadan dinledi.


2. Şehre kadar hiç ses çıkarmadan yürüdüler.


3. Yusuf gocuğunu çıkarmadan odadaki mindere oturdu.


4. Çizmelerini ve gocuğunu çıkarmadan eve doğru yürüdü.


5. Yusuf, etrafta ses çıkarmadan bakakalan çocukların yanından ağır ağır çekildi, eve döndü.


6. Eskiden kimseye bir şey sormaz, sesini çıkarmadan sadece dinlerken, şimdi soruyor, birçok şeyleri öğrenmek istiyordu.


7. Bu kasvetli ve şıpırtılı günde hiç ses çıkarmadan ilerleyen kafileyi görmek insana elinde olmayan bir ürkeklik veriyordu.


8. Kendisi Ali ile konuşurken kız, Yusuf un elini sımsıkı tutar, küçük ayaklarıyla, bozuk yollarda, sesini çıkarmadan taştan taşa sekerdi.


9. Bu sırada Muazzez de sanki her şeyi anlıyormuş gibi, hiç sesini çıkarmadan bir köşeye çekiliyor, büyük mağmum gözlerle Yusuf a bakıyordu.


10. Eğer hâlâ ses çıkarmadan bekliyor ve içinde kaynayıp köpüren çılgınlıklara hâkim olmaya çalışıyorsa, bunu, Muazzezin kendisine bağlılığından emin olduğu için yapıyordu.


11. Yusuf sesini çıkarmadan arkasını döndü ve yürüdü, fakat akşama kadar, evde hasta hasta yatan ve bakacak kimsesi olmayan bu kızı düşündü.


12. Ah buna biraz içerlese bile, ses çıkarmadan dinlediği için, memnun, anlatır, anlatır, sonra akşamüstü onunla beraber sokaklarda gezmeye veya testileri alarak yine beraberce Çmarlıçeşmeye su doldurmaya giderdi.


13. Hilmi Bey de hiç ses çıkarmadan, dudaklarının kenarında donup kalan kibar bir gülüşle kaybediyor ve Salâhattin Beyin önü boşalıp zavallı adam bitkin, sarı bir halde iskemlenin arkalığına yaslanınca:


14. Evlendikten sonra bir adamın bütün gayesi ve istikbal düşüncesi, bir kere içine girmiş bulunduğu ve şimdi mukadder telakki ettiği bu belayı ses çıkarmadan ve dosta düşmana pek belli etmeden sürükleyip götürmek, onda herkes tarafından söylenen, fakat kimse tarafından bulunamayan meziyetler ve saadetler araştırmaktır.