Kelimeler: yolun
Yolun kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
1. Senin yolun orası değil...
2. Bakışları yolun çakıl taşlarına çevrilmişti.
3. Köve yaklaştıkça yolun kenarlarındaki ağaçların cinsi değişti.
4. Bu sırada yolun öbür ucundaki bağda dolaşanları gördü.
5. Yolun iki tarafındaki zeytinlikler taş kesilmiş gibi hareketsizdi.
6. Yolun ortasında durarak yalvaran gözlerle ona bakmaya başladı.
7. Yarım saat sonra yolun iki tarafında kavak ve söğüt ağaçları başladı.
8. Yolun döndüğü yerde bir süvarinin kaybolduğunu ve bunun Şakire benzediğini gördü.
9. Yolun kenarına gelince bir dükkân çatısının altına sığındı; Hacı lilemin yüzüne bakmadan:
10. Çayiçinden Bayram Yerine sapan yolun köşesine gelince durup birbirlerinin yüzüne baktılar ve ayrıldılar.
11. Yavaş yavaş zeytin ağaçları azalmış ve yolun kenarında tek tük çınarlar belirmeye başlamıştı.
12. Karşıya bakılınca sarp kayalardan ibaret bir dağ görünüyor ve arkalarında, geldikleri yolun hizasında, Edremit ovası uzanıyordu.
13. Adamakıllı alçalmış olan güneş ağaçların tepelerini kıpkırmızı aydınlattıktan sonra yolun bir kenarına vuruyor, fakat yavaş yavaş oradan da çekilerek, ağaçların gövdelerinde, yukarıya doğru yükseliyordu.
14. O gün akşam üzeri Ayvalıka varan candarma, yolun yarısında at üstünde uyumuş, diğer zamanlarda da silahını ensesine koyup ellerini iki tarafından geçirerek memleket türküleri tutturmuştu.
15. Şimdi birçok yerlerde incir ve ceviz ağaçları, yolun kenarlarında koyu yeşil iki duvar gibi yükseliyor, hatta bazı yerlerde iri cevizler tabii bir kemer vücuda getiriyorlardı.
16. Yusuf arabayı bu tarafa, çamların altındaki bir düzlüğe sürdü; atları arabadan sökerek her birini birer ağaca bağladı; yolun kenarından getirdiği birkaç iri taşı tekerleklerin önüne koydu.
17. Yolun iki tarafındaki ıslak söğüt ve hayıt ağaçlarına düşen yağmur damlaları hafif, melankolik bir tıpırtı çıkarıyor, atların kumlu yolda intizamsız izler bırakan ayaklan gıcırtılı ve ezik sesler veriyordu.