Kelimeler: yer

Yer kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Saçları pösteki gibi dolaşmış ve yer yer terli yüzüne yapışmıştı.


2. Yusuf da ona bakıyor ve idarenin titrek ışığı vuran yüzünde yer yer ürpermeler oluyordu.


3. Oturanlar, yeni gelenlere aralannda bir yer açtılar.


4. Yerimizi boşaltsak da dünyaya yeni geleceklere yer açsak...


5. Kaymakam bunlardan birkaçını atladı; bu sırada elleri, duvarların dibinde bir ikinci duvar gibi uzanan böğürtlen dikenleriyle, yer yer çizilip kanadı.


6. Bulundukları yer iki dağın arasında, oldukça yüksek bir geçitti.


7. İlkbaharda bir dere gibi su ile dolu olan sokakta şimdi yer yer ısırganlar vardı ve bunlar dörtnala koşan atların nallarına çarparak kopuyor, savruluyorlardı.


8. Geldikleri yer, Kozak civarında, çamlar arasında bir Tahtacı köyü idi.


9. Yemeği yer yemez veya babaları söylemeden çekilip gitmeyi ayıp sayıyorlardı.


10. On kilometre kadar uzanan ağaçlı ve bahçeli bir araziden sonra başlayan bu deniz, bulutların arasından yer yer fırlayan güneşin altında kâh parlıyor, kâh kararıyordu.


11. Yeni taşındıkları evlerinde koyacak yer yokmuş da, dursun diye bize bıraktılar!


12. Zeytinliklerin arasında yükselen yamaçlarda, ortalara doğru, yer yer ağaç kümeleri vardı; bunların bir kısmı henüz çıplaktı, bir kısmı ise açık yeşil bir yaprak örtüsüne sarınmaya başlamıştı.


13. Bir dağ başında, uzak bir köyde, başlarını koyacak bir yer bulurlardı elbette.


14. Senelerden beri silinmemiş, rendelenmemiş ve yer yer rhürekkep lekelerine bulanmış olan masanın üzerinde beyaz ve yuvarlak bir hokka, tuzluğa benzeyen bir rıhdan ve uçları kırılmış iki kamış kalem duruyordu.


15. Onu sert bir yer yatağında, kara gözlerini tavana dikmiş, hiç kımıldamadan yatar görüyordu.


16. Yine mahalle kızları ile oyuna daldı ise babasından dayak yer, diye içim titriyordu.


17. Derenin öte yakasındaki ağaçlar; şehre doğru uzanan ve üzerindeki su birikintileri yer yer parlayan çamurlu yol; zaman zaman alçalıp koyulaşan ve yükselip açılan bulutlar, birbirine karışmış, birbirlerinin içinde kaybolmuş gibi görünüyorlardı.


18. Alt katta, sokak üstündeki bir odada kurulan yer sofrasına, karısı ve kızı ile birlikte oturdu.


19. Burada evin bahçe duvarına bir kapı açtırmış ve bahçedeki dut ağacının yanına ahır kılıklı bir yer yaptırmıştı.


20. Hiç de güzel bir yer olmayan ve arka tarafını ağaçsız, çıplak dağlar saran Kuyucaktan sanki dün ayrılmıştı.