Kelimeler: türlü

Türlü kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Başından türlü işler geçti.


2. Başka türlü nasıl yaşanabilirdi?


3. Bunlar, yerine göre, yüzünde bir kırmızılık, bir sarılık ve gözlerine türlü türlü parlayışlar veriyordu.


4. Bir türlü anama bir şeyler diyemiyordum.


5. Çünkü başka türlü olmasına imkân yoktu.


6. Herkes başka türlü mü yaşıyordu sanki?


7. Bu sefer ağır ağır ilerleyen atların sırtı, üzerlerindeki koşumlarla birlikte, türlü türlü kıvrıntılar ve ışık oyunları yapıyordu.


8. Bir hayat başka türlü olacak değildi ya?


9. Buna da bin türlü mana verenler vardı.


10. Fakat dedim ya, bir türlü ona yakınlaşamıyorum.


11. Ali bir şeyler söylemek istiyor, fakat bir türlü beceremiyordu.


12. Boynu bükük, mütereddit mahçup delikanlıyı bir türlü ciddiye alamıyordu.


13. Eğer başka türlü ifade verip yalancı şahitlik edersen, leşini sererim!


14. Ne yapmak için geldiğini, Muazzezde ne konuşacağını bir türlü hatırlayamıyordu.


15. Bugün gibi aklımda: Musa Çavuşun kaçırdığı Şadiye için bir türlü yakmışlardı:


16. İçerden gelen feryatları duydukça dişlerini sıkıyor, fakat bir türlü oradan ayrılamıyordu.


17. Sabahları kuşluk vaktine kadar yataktan çıkmaz, türlü mahna bulup beni çağırtırdı.


18. Bir türlü anlayamadığı bir türlü içlerine karışamadığı ve bunu zaten asla istemediği bu insanlarla arasında çelik bir duvar gibi yükselttiği bu tebessüm, onun müracaat ettiği son çareydi.


19. Bir şeyler düşünmek istiyor, fakat başının etrafında dolaşan fikirleri bir türlü yakalayamıyordu.


20. Küçük kasabanın şimdilik en mühim işini, yeni kaymakamlarıyla meşgul olmak teşkil ettiği için, onun günlük hayatı, en küçük teferruat bile unutulmamak şartıyla, kulaktan kulağa anlatılıyor, türlü türlü tefsirlere uğruyordu.