Kelimeler: nihayet
Nihayet kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
1. Nihayet daha fazla dayanamadı.
2. Nihayet biraz daha tereddüt ettikten sonra, sabredemedi:
3. Nihayet uzun hesaplar yapıp yekûnunu toplamış gibi başını silkti:
4. Kaymakam nihayet başka bir şeye karar vermiş gibi ısrarı kesti.
5. En nihayet Şakir Bey de bu işten bıkmış gibi yakamı bıraktı.
6. Nihayet bütün bunları sisli bir havadaki ağaçlar gibi belli belirsiz, karışık bir şekilde hissetmek...
7. Nihayet onun da sustuğunu görünce gözünün birini kapayıp başını sallayarak: Ne var, ne yok?
8. Nihayet soracak suali kalmayan ve Şahindenin daha fazla sokakta durmasına lüzum görmeyen saatçinin karısı:
9. Nihayet bir gün Salâhattin Bey, işi Yusufa açtı; bir akşam yemeğinden sonra onu bir kenara çekerek:
10. Doğmuş, büyümüş, okumuş, devlet hizmetine girip memleketi dolaşmış, ihtiyarlamış, evlenip kavga ve dırıltı içinde bir hayat geçirmiş ve nihayet bu hale gelmişti...
11. Nihayet uzun bir beklemeden sonra çorba hazırlandı; kadın bunu çinko bir tasa doldurduktan sonra sandıktan aldığı tahta bir kaşıkla birlikte kızına uzattı.
12. Burada felaketzede memur içer; müflis tüccar içer; fena mahsul çıkaran eşraf içer, senelerden beri aynı köşede bırakıldığı için içerleyen zabit içer ve nihayet karısı ile geçinemeyen kaymakam içer...
13. Evin boğucu sessizliği ve manasızlığı, Yusuf un itimatsız ve kendisinden kaçak tavrı, Muazzezin günden güne artan durgunluğu ve nihayet Şahindenin ardı arkası kesilmeyen dırdırları onu boğulacak hale getirmişti.
14. Çocukluğundan beri hayatta en yakını olan Yusuf, her yerde, her zaman kendisine destek olan Yusuf ve nihayet o akşam kendisine o kadar içten bakan ve onu o kadar iyi anlayan Yusuf, şimdi Muazzezi hiç sebepsiz unutmuş olamazdı.
15. Genç yaşında küçük bir kız çocukla dul kaldığı halde babasından ve kocasından kalan malları tek başına idare etmiş, ayağına mestlerini giyip aylarca zeytinlerinin başında dolaşmış, İstanbula ve İzmire yağ satmış, nihayet kızını oldukça fakir bir delikanlı olan Şerif Efendiye, Alinin babasına verince, biraz istirahate çekilmişti.
16. Ona evlat ve kardeş muamelesi yapacak oldu ve çirkin bir alayla karşılandı; efendi ve hâkim muamelesi yapacak oldu, ya isyan, yahut da, daha ileri gidecek olursa, bayılma nöbetleri ile karşılaştı; en nihayet ona tam bir müsavat vermek isteyince de bir sürü yersiz taleplere, saçma hareketlere ve sonradan görme arzulara tahammül mecburiyetinde kaldı.