Kelimeler: muazzezin

Muazzezin kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


61. Oğlan iki üç hafta köye dönmeyeceğini, buradan Havrana gidip oradaki eniştesinde kalacağını söylüyor ve Yusuf la Muazzezin kendi köylerinde olmadığını yeminle temin ediyordu.


62. Muazzezin orada, yanı başında ve tamamen kendisine terk edilmiş olarak yatması ona istediği kadar saadet vermiyor, hatta içini korkuya benzer bir nevi ürpermelerle dolduruyordu.


63. Alinin gözleri, iki tarafına bakınmasına ve başını mütemadiyen başka istikametlere çevirmek istemesine rağmen Muazzezin yüzüne doğru kayıyor ve derhal kendi yüzü de onunki gibi kızarıyordu.


64. Evdeki hayatın bu sefer tersine bir değişmeye uğradığını fark eden Yusuf, artık nasıl olsa her şeyi anlar ve Muazzezin korktuğu ve beklediği kıyamet gene kopardı.


65. Muazzezin uzun zaman geri dönmediğinin farkına varan Meliha üzüm yemeyi bırakarak içeri koştu ve Şahindeye Yusuf un gelip Muazzezi çağırdığını ve herhalde beraber gittiklerini söyledi.


66. Aliye karşı girdiği taahhüdü yerine getirmek için Muazzezi feda etmiş ve Muazzezin kendisine: Kimi istiyorum, anladın mı?


67. Bir akşam, gene başlamak üzere olan bir mükâlemeyi kesmek için, sert sert cevaplar verirken birdenbire elini uzatarak Muazzezin yanağını okşamış, Muazzez bu elin sıtmalı gibi titrediğini farketmişti.


68. Kendisine karşı bilhassa Şahinde tarafından gösterilen ihtimam, fevkalade şüpheli görünüyor, Muazzezin hem ürkek, hem sokulgan; hem neşeli, hem pek meyus halleri, birdenbire, inanılmayacak şeyler ifade etmeye başlıyordu.


69. Evin boğucu sessizliği ve manasızlığı, Yusuf un itimatsız ve kendisinden kaçak tavrı, Muazzezin günden güne artan durgunluğu ve nihayet Şahindenin ardı arkası kesilmeyen dırdırları onu boğulacak hale getirmişti.


70. Muazzezin kolları Yusuf un kaburgalarını kıracak gibi sıkar ve kumral başı kocasının göğsüne, bir tehlikeden kaçar gibi, sığınmaya çalışırken, Yusufun gözleri ileriye dikiliyor ve görünmeyen bir düşmanı arar gibi parlıyordu.


71. Duyduğu şeyler, tahminler ve Muazzezin hah bu evde bir şeyler olduğunu ona anlatıyor, fakat gene Muazzeze bir kere bakmak, bu kızcağızın dünyanın en masum insanı olduğundan şüphe etmeyi bile imkânsız kılıyordu.


72. Cuma günleri hep beraber bir ahbabın bağına gidildiği ve erkekler bir tarafa, kadınlar bir tarafa ayrılıp kendi aralarında âlemlere başladıkları zaman ne Yusuf un, ne de Muazzezin bulundukları yerle bir alakaları oluyordu.


73. Muazzezin etrafıyla bu kadar az alakadar olmaya başlaması ve rüyada yaşar gibi süzgün duruşları Yusuf un elini kolunu bağlıyor ve herhangi bir şey konuşmak, şüphelerini ve dertlerini karısına açmak cesaretini ondan alıyordu.


74. Muazzezin sarhoş halinde bile kendini Kaymakamm batıcı buselerinden kurtarmaya uğraştığını gördükçe, bir zamanlar hakikaten sevmiş olduğu bu kıza karşı bir parça merhamet duyar gibi oluyor, fakat arka arkaya gelip onu bir hayli üzmüş olan hadiselerin hatırası, içinde yerleşen bir hiddet ve artık her şeyin bitmiş ve tamir edilecek halden çıkmış olduğu düşüncesi, onu derhal soğuk ve lakayt haline döndürüyordu.