Kelimeler: muazzeze
Muazzeze kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
1. Bir kenara çekilen Kaymakam, Muazzeze:
2. Muazzeze bir şey söyleyebilir miydi?
3. Yavaşça başını kaldırarak Muazzeze baktı.
4. Halbuki Muazzeze karşı olan hisleri büsbütün başkaydı.
5. Bu şekilde Yusufla Muazzeze bir düğün yapdmış oldu.
6. Peki git, ama Muazzeze benim için söylemeyi unutma...
7. Demin de söyledim, Muazzeze kabahat bulmam, ben onu bilirim.
8. Hem Alinin ölüsüne, hem Muazzeze karşı kendini müşkül vaziyette buluyordu.
9. Yorganın üzerinde uzanan eliyle oynamakta olan Muazzeze dalgın dalgın bakıyordu.
10. Bir müddet evvel Alinin annesi Muazzeze görücü gelmiş, düşünelim, cevabını almıştı.
11. Bir de bu vaziyette Muazzeze dair hayaller kurmaya kalkmıştı ha?
12. Muazzeze hiçbir şey söylemiyor, sadece onun dalgın, perişan halini kalbi parçalanarak seyrediyordu.
13. Dudaklarını ısırarak kâh önüne, kâh Muazzeze bakıyor, sağ ayağının burnuyla bahçenin toprağını eşiyordu.
14. Hatıraları Muazzeze doğru kayınca aklına başka bir gece, hiç de tatlı olmayan bir gece geldi.
15. Yavaş yavaş vahşiliği azalan Muazzeze, uzun aşk konferansları veriyor, onu, maaşının yarısını yutan hediyelere boğuyordu.
16. İçinde bu anda hâkim olan his, Muazzeze karşı duyduğu istek değil, Yusuf a karşı duyduğu kindi.
17. Yusuf arabanın kapısında, kolları içeride ve başı müthiş bir yorgunlukla Muazzeze yaslanmış, hiçbir şey söylemeden bekliyordu.
18. Yusuf bir arkadaşından bulduğu iki mecidiyeyi Muazzeze bırakarak tekrar köylere çıkmış ve on günden beri gelmemişti.
19. Muazzeze bugün hâkim olan dalgınlık ve dünyaya yabancılık onun yavaş yavaş Yusuftan da uzaklaşmasının bir başlangıcı olamaz mıydı?
20. Muazzeze dair içinde uyanan ve şuuruna varan his, onun kendisinden koparılması ihtimaline karşı duyduğu müthiş bir acı oldu.