Kelimeler: muazzez
Muazzez kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
101. Bunu farkeden Muazzez bir adım geriledi; bir şey demek için ağzını açtı, fakat diyemedi.
102. Fakat Muazzez, bu sefer iki üç ay evvelki kadar kararsız ve annesine tabi değildi.
103. İlk zamanlar Yusuf tan teselli bekleyen Muazzez, birkaç gün sonra onun halinden korkmaya başladı.
104. Muazzez bir müddet ısrarla reddettikten sonra bir gün bu beyaz ve yakıcı mayiden tattı.
105. O zaman Muazzez bu işareti bekliyormuş gibi doğruldu, Yusuf un ellerini avuçlarının içine alarak:
106. Bu konuşma sırasında Yusuf, sokak kapısının yanında ayakkabılarını giymeye uğraşıyor, Muazzez de yanında, ayakta duruyordu.
107. Bundan sonra her şey o kadar çabuk ve kolay oldu ki, Muazzez de farkına varmadı.
108. Muazzez ancak sofra başında ve birkaç kadeh içtikten sonra, bu misafirin yeni kaymakam olduğunu öğrendi.
109. Muazzez her şeyin aslını öğrenmek istiyor, fakat biraz olsun iyileşmeden Yusuf a sormaya cesaret edemiyordu.
110. Muazzez o akşam, bilinmez bir hissin tesiri altında, kocasının boynuna sarılarak: Yusuf, ben senden korkuyorum!
111. Muazzez Yusuf un yüzünü arkadan ve pek az görebiliyor, fakat bu çehrede neler olduğunu tamamen biliyordu.
112. Şahinde aşağıda oturup, bir entarisinin sökülen eteğini dikiyor, Muazzez yukarda mindere uzanmış, yavaş sesle şarkılar mırıldanıyordu.
113. Yaşı on üçe basan ve birdenbire güzelleşiveren Muazzez adeta olgun ve yetişkin bir hanım kız oluvermişti.
114. En uzak devrelerinden beri bir dakikası bile onsuz geçmeyen hayatının, Muazzez olmadan bir hikmeti bulunabileceğini tahmin etmiyordu.
115. Bir kere Şakir, babasına gözleriyle çıkanları gösterip manalı manalı gülerken Muazzez bu bakışı yakaladı, fakat bir şey anlamadı.
116. Muazzez ise bir zamanlar kendini oyaladığını zannettiği şeylerin çocukça bir merak ve tecessüsten başka bir şey olmadığını görüyordu.
117. Muazzez söylenen sözlere bir gülümsemeyle mukabele ediyor, Yusuf ise kimsede bir şey söylemeye hal bırakmayacak kadar tutuk oluyordu.
118. Muazzez yavaşça yatağın kenarından kalktı, ağır ağır, başı önde dışarı çıktı ve Yusuf hiçbir şey anlamadan arkasından bakakaldı.
119. Cennetayağı, Yusuf, Muazzez, Kübra isimleri bir arada kulağına gelince bugün gidilen yerin Hilmi Beylerin bağı olduğu kanaati kafasında belirivermişti.
120. O zaman Muazzez ayağa kalkarak, odadakilerin yüzüne aptal gözlerle baktı, sallana sallana dışarı çıkıp odasına gitti ve yatağına serildi.