Kelimeler: muazzez

Muazzez kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


81. Muazzez Yusufun bıraktığı tası uzattı; fakat babası onu iterek:


82. Yusuf, Muazzez ve Ali, her üçü de yepyeni giyinmişlerdi.


83. Ali ile Muazzez biraz ilerlediler, fakat Muazzez, ne olacağını biliyormuş gibi, biraz ötede, su muhallebisi satan bir serginin arkasında durdu, Aliyi de durdurdu.


84. İçeri girenin Muazzez olduğunu görünce ayağa fırlayarak ona doğru yürüdü.


85. Muazzez bu sözleri hiç beklemiyormuş gibi kıpkırmızı olarak ayağa kalktı.


86. O sırada içindekileri inen bir salıncağa Ali ile Muazzez bindiler.


87. Yukarı odaya serilen bir yatakta Muazzez her şeyden habersiz uyuyordu.


88. Bunun Muazzez için yalnızlıktan bile feci olduğunu Yusuf gayet iyi anlıyordu.


89. Muazzez bu saçların kalınlaştığını ve uzadığını görüyor, kulaklarından alevler fışkırdığını sanıyordu.


90. Muazzez ilerde duran arabayı görünce Yusufun yüzüne baktı: Bununla mı döneceğiz?


91. Muazzez ise odanın boyunca uzanan yüksek sedirde, elinde dikişiyle, uyuklamakta idi.


92. Yusuf Muazzezin yüzüne dik dik bakarak: Neden geldin diyorum, Muazzez, dedi.


93. Zaten biraz yaramaz olan Muazzez, Yusuf olmasa evin altını üstüne getirebilirdi.


94. Fakat böyle şuradan buradan duyduğu rivayetlerle asla iktifa etmeyen birisi vardı: Muazzez!


95. Karşı odanın kapısı açıktı ve Muazzez orada ayakta durmuş, Yusuf a bakıyordu.


96. Muazzez annesinin bütün sözlerinin böyle iğneli ve acı olmasına çocukluğundan beri alışıktı.


97. Muazzez beyaz ve zayıf elleriyle ekmeği yakalar, ortasından kırarak yarısını kocasına uzatırdı.


98. Muazzez hayatında ilk defa Yusuf un iri kahverengi gözlerinde yaşlar parladığını gördü.


99. İlk günlerde biraz şaşıran Muazzez, yavaş yavaş kör bir gevşekliğin içine kendini bırakıyordu.


100. Muazzez hemen onun sözünü kesti ve ancak bir kadının düşünebileceği kadar ince düşünerek: