Kelimeler: kaymakamın
Kaymakamın kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
1. Fakat o olmasa Kaymakamın cenazesi kaldırılamayacaktı.
2. Yusuf Kaymakamın sözlerini düşündü, fakat hiçbirini hatırlayamadı.
3. Ertesi sabah Kaymakamın evinin önü mahşer gibi kalabalıktı.
4. Kaymakamın, hepsi memur olan arkadaşları da kendi gibi züğürttü.
5. Lambanın sarı ışığı altında Kaymakamın yüzü olduğundan daha uzun görünüyordu.
6. Yusuf masanın başında ayakta duruyor ve gözlerini Kaymakamın ellerinden ayıramıyordu.
7. Kaymakamın bu ziyareti Yusuf üzerinde hiç hoş olmayan bir tesir bırakmıştı.
8. Kaymakamın yanında ve elleri bağlı olarak gezen bir memur izahat verdi:
9. Etem, diğerlerini iterek öne doğru sokuldu ve Kaymakamın önüne bir kâğıt sürdü.
10. Yusuf eve dönerken avukat Hulusi Beye uğradı ve Kaymakamın kendisine söylediği şeyleri anlattı.
11. Yalnız gece, Kaymakamın evinde yatağa yatırıldığı zaman, kendini kaybetti ve iki gün ateşler içinde sayıkladı.
12. Yusuf şaşırdı; fakat Kaymakamın şaka söylemediğini ve bu sözlerin sarhoşluktan evvel düşünülmüş şeyler olduğunu anladı.
13. Yusuf bunları düşünürken burada, eski kaymakamın oğlu veya damadı sıfatıyla, ne kadar münasebetsiz bir vaziyette olduğunu hissetti.
14. İhtimal Yusuf un Kaymakamın oğlu olması (onu burada birçokları böyle biliyordu) biraz daha ihtiyatlı hareket etmelerine ve beklemelerine sebep oluyordu.
15. Kaymakamın karısı Şahinde Hanım, eve bir köylü piçinin getirilmesinden hiç de memnun olmadı ve bunu çocuğun yanında bağıra bağıra söylemekten çekinmedi.
16. Eğer mahalleli müştereken bir harekete geçmiyorsa, bunun sebebi; işe Kaymakamın da karışmış olmasında, fakat daha ziyade, bu gibi şeylere önayak olacak kimselerin askere alınmış bulunmasındaydı.
17. Yusuf a bir fenalık yapılması ihtimali bile, bu iki ihtiyarın kafalarında Kaymakamın aleyhinde toplanmaya başlayan şüphelerin kuvvetlenip kanaat haline gelmesine ve adamın kısaca melun diye adlandırılmasına kifayet etmişti.
18. Memleketi asıl idareleri altında bulunduran bu adamların karşısında bir hükümet memurunun ne kadar az kıymeti olabileceğini; bir kaymakamın, aşağı yukarı, kendisine itibar edilen, fakat işlerine engel olmaya başlayınca derhal tüydürülen bir kukla olduğunu bildiği için, vaziyetten tamamen ümidi kesmiş gibiydi.