Kelimeler: fakat

Fakat kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


181. Fakat ikisi de, nedense, doğrudan doğruya kızı istemeden evvel Salâhattin Beyin elini ayağını bağlamayı muvafık buldular.


182. Fakat Şahindeye bir türlü güvenemiyor ve kızını onun elinde bırakıp gideceği için biraz da telaş ediyordu.


183. Fakat tam bu sırada Yusuf un pek de dayanılacak gibi olmayan yumruğunu suratına yiyerek yere yuvarlandı.


184. Fakat Yusuf un Edremite gelişinin haftasında Kaymakam, Malmüdürüne, bu tahsildarın ne diye böyle boş gezdiğini sordu.


185. İhtiyar Rumelili hizmetçi bir haftadan beri gelininin yanına gitmişti, fakat evde Kübra ile anasının bulunması lazımdı.


186. Muazzez Yusuf un yüzünü arkadan ve pek az görebiliyor, fakat bu çehrede neler olduğunu tamamen biliyordu.


187. Yusuf u unutmaya başlıyor, fakat bazen, o da geceleri odasında yalnızken, kocasını pek görmek istediği oluyordu.


188. Fakat ihtiyar Ganimet Hanımın bir köşecikte sarı liraları bulunduğu, hatta bunların, Kefen param buradadır, cenazemi bununla kaldırınız!


189. Fakat minareden kopup bütün o meydanlardaki insanların yüreklerine bir kanca gibi takılan bu feryat onu kendinden geçirdi.


190. Fakat o sırada her iki ihtiyar çoraplarını çıkarıp ayaklarına nalın giymişler ve teneke ibrikleriyle, aptes almaya gitmişlerdi.


191. Hafifçe aralanan gözleri ara sıra babasına ve Yusuf a çevriliyor, fakat onlarda yatmak alametleri görmeyince tekrar kapanıyordu.


192. Sırf evde yalnız kapanıp kalmamak, düşünmeye mecbur olmamak için annesiyle arkadaşlık ediyor, fakat Hilmi Beylere gitmek istemiyordu.


193. Yusuf bazen hafif bir tebessümle, bazen de ciddiyetle kaşlarını kaldırarak bunları dinler, fakat katiyen hayret eseri göstermezdi.


194. Yusuf silkindi ve yerdekine iki tekme daha savurdu, fakat derhal koşup gelen Muazzezde Ali kendisini çekip götürdüler.


195. Bir kere Şakir, babasına gözleriyle çıkanları gösterip manalı manalı gülerken Muazzez bu bakışı yakaladı, fakat bir şey anlamadı.


196. Fakat buna cesaret edemedi, daha doğrusu bu arzusunu ifade edecek kelimeler bulmaya ve cümleler tertip etmeye muktedir olamadı.


197. Fakat bunların bir kısmı sonraki celselerde, kimbilir neden, yavaş yavaş ifadelerini değiştirdiler, pek sarih olmayan birtakım kemkümlere boğuldular.


198. İçine düştüğü çukurun derinliğini haber vermek belki onu daha çok korkutacak ve meyus edecek; fakat bir işe yaramayacaktı.


199. Yusuf kendini zorladıkça aklına tek tük kelimeler, cümleler geliyor, fakat bunlar herhangi bir mana ve ruhtan mahrum bulunuyordu.


200. Yusuf un kafası zonk zonk atıyordu, fakat hep o kendine hâkim tavrıyla, yalnız daha sıcak, genç kıza sokuldu: