Kelimeler: bilmediği
Bilmediği kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
1. Buranın insanları çok şeyler biliyorlardı; kendisinin hiç bilmediği birtakım şeyler...
2. Sebebini bilmediği halde, bu kıza karşı içinde bir kızgınlık var gibiydi.
3. Hemen gidip Muazzezi evden almak, kimseye bir şey söylemeden, bilmediği bir tarafa gitmek istiyordu.
4. Bu odada her şey ona, bilmediği bir dinin mabedine giren bir adam gibi, anlaşılmaz ve korkunç görünüyordu.
5. Şimdi bu emniyetin birdenbire uçup gittiğini, önünde, ne olacağını bilmediği günlerin, bir uçurum gibi uzanıp esnediğini görüyor, teslimiyetle başını eğiyordu.
6. Masadan biraz açık duran bir iskemleye Yusuf un şahsen tanıdığı fakat kim olduğunu bilmediği kır saçlı bir adam oturmuş ud çalıyordu.
7. İbramcaköyden sonra önüne çıkan zeytinlikler arasında, ayaklan çamurlara saplanarak yürüyor ve bu civarda bulunduğunu duyduğu, fakat yerini katî olarak bilmediği bir pınarı arıyordu.
8. Bir şey düşündüğü ve tahminlerde bulunduğu yoktu, sadece bir korku hissediyor ve eve gidince karşılaşacağı manzaranın ne olacağını bilmediği halde, ev aklına geldikçe ürperiyordu.
9. Yusuf a kalsa gene işin farkına varacağı yoktu, bereket versin hiçbir zaman ondan ayrılmayan ve yapılan teklif ve tehditlere rağmen Yusuf u terketmeyen Ali, ona birçok bilmediği şeyleri öğretiyor, pek körü körüne yürümemesini temine çalışıyordu.