Kelimeler: bakıyor
Bakıyor kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
1. Önüne bakıyor, hikâye sini ara sıra ağlama nöbetleriyle kesen kadını dinliyordu.
2. Şahinde soğuktan titreyerek Yusufun yüzüne bakıyor, o da bir şey söylemiyordu.
3. Dudaklarını ısırarak kâh önüne, kâh Muazzeze bakıyor, sağ ayağının burnuyla bahçenin toprağını eşiyordu.
4. İçerisi ve kenarları kanlanan gözleri etrafa bakıyor, fakat hiçbir şeyin farkında değilmiş hissini veriyordu.
5. Yanında bir şey anlamadan duran Melihaya bakıyor, sonra başını etrafına çevirerek güya birini arıyordu.
6. Yusuf da ona bakıyor ve idarenin titrek ışığı vuran yüzünde yer yer ürpermeler oluyordu.
7. Herkes ona, daha şimdiden, büyük bir adam gibi bakıyor, onun aralarına katışmasını bir şeref sayıyordu.
8. Ara sıra başını kapıdan dışarı uzatarak yola bakıyor, sonra kendini oyalamak için tekrar veresiye defterlerine sarılıyordu.
9. Hulusi Beyin gözleri Salâhattin Beye merhamet ve imkânsızlık içinde bakıyor ve Hilmi Beyin gözleriyle karşılaşmamaya gayret ediyordu.
10. Kapıda durup aptal gözlerle sokağa veya evin üst katma doğru bakıyor ve hiçbir şeye karar vermeyerek bekliyordu.
11. Ali de doğrulmuştu; sapsarı yüzüyle karşısındakine bakıyor ve şu anda Şakirt değil, etraftaki arkadaşlarını, bir korkaklık yaparsa onların ne diyeceğini düşünüyordu.
12. Şakir bütün çehresine yayılan pis bir sarhoş gülüşüyle yanındaki salıncağa, Muazzeze bakıyor, başının şaşkın hareketleriyle, iki tarafa uçan salıncağı takibe uğraşıyordu.
13. Halbuki masum bir çocuk uykusundan sonra sabahleyin gözlerini açan Muazzez, kaygusuz tebessümlerle kocasına bakıyor ve bir kuş gibi evin içinde dört tarafa sekiyordu.
14. Orta yerde dizlerini toprağa vurup dönen iki arkadaşına, keyifli gözlerle bakıyor; kendi düğününde her şeyi daha iyi yapabilmek için, etrafına dikkat etmekten de geri kalmıyordu.
15. Sanki içinde ayrıca yaşayan bir başka Yusuf vardı ve o, bu ekmek parası için çırpınan, fakir köylülerden vergi almak için bağırıp çağıran zavallıya istihfafla bakıyor ve ondan iğreniyordu.
16. Muazzez bazen çenesini yavaşça Yusufun başına dokundurarak onun ter ve toz kokan saçlarını teneffüs ediyor, bazen de gözlerini arabanın ön tarafına çevirerek dışarı bakıyor, ay ışığında kımıldayan ağaçları ve üzerine gümüş pullar serpilen denizi gördükçe hayretle gözlerini kırpıştırıyordu.