Kelimeler: başlarını

Başlarını kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?


1. Ben başlarını yastığa getirdim, yorgancağızı üstlerine çektim.


2. Yemlerini bitiren atlar sıkılmış gibi başlarını sallamaya ve torbaları savurmaya başladılar.


3. Bir dağ başında, uzak bir köyde, başlarını koyacak bir yer bulurlardı elbette.


4. Kahvelerde oturanlar bu vakitte bu hızla geçen atlıyı görebilmek için başlarını buğulu camlara yapıştırıyorlardı.


5. Atlar bağlı oldukları ağaçlara başlarını sürtüyorlardı; ayaklarının altındaki kuru çam iğneleri kırıldıkça çıtırdıyor ve aşağı doğru kayıyordu.


6. Toz, saman, beygir, gübre ve ter kokusuyla bunalan başlarını şimdi tatlı ve sarhoş edici bir çam kokusu sarıyordu.


7. Hacı Etemin öğrettiği şekilde şahitlik ederlerse mahkemeye daha az gelip gideceklerini ve başlarına daha az bela sardıracaklarını düşünerek başlarını tasvip ile sallıyorlardı.


8. Buna rağmen her ikisinin de gözleri karşı mindere, Salâhattin Beyin her akşam yemekten sonra oturup eski kitapları karıştırdığı köşeye gidince, ikisi de başlarını önlerine eğerek dakikalarca susuyorlardı.


9. Bütün bunlar: Tabancanın çıkıp, havaya sıkılması ve sonra Aliye doğru uzanması bir nefes alımı kadar bir zamanda olmuştu ve birçokları ancak silah sesi üzerine başlarını o tarafa çevirdiler.


10. Tavanın ortasında sallanan büyükçe bir lambanın ışığı, müşterilerin başlarını aydınlatıyor ve festen keçe külaha, kalpaktan kefiyeye kadar belki yirmi çeşit serpuş, rüzgâr vurmuş bir çiçek bahçesi gibi dalgalanıyordu.


11. Kenarda dizili duran ve memnun bir tavırla başlarını sallayan kadınlar ve onların yanı başlarında bağdaş kurup uslu uslu oturan çocuklar, sanki gelinin hareketlerinden en ufak bir noktayı kaçırmaktan korkuyorlarmış gibi, dikkatle bakıyorlardı.


12. Başlarını çevirip baktıkları zaman, onun hâlâ orada, ateş ettiği yerde durduğunu, tabancayı tutan sağ elinin ölü gibi aşağı sallandığını ve diğer eliyle de, kendisini götürmek, kandırıp kaçırmak isteyen Hacı Etemle diğer adamlarını uzaklaştırmaya çalıştığını gördüler.