Kelimeler: altında
Altında kelimesi cümle içinde nasıl kullanılır?
1. Kahveden çıkınca yağmurun altında sokaklarda dolaştı.
2. Yağmurun altında şehrin kıyılarında dolaşıyor ve düşünüyordu.
3. Yaşların altında parlayan ve birdenbire büyüyen gözlerle:
4. Genç adam iki birbirine zıt düşüncenin altında kıvranıyordu.
5. Ağır gocuğun altında gerinmek istedi, fakat halsizlikten bunu da yapamadı.
6. Lambanın sarı ışığı altında Kaymakamın yüzü olduğundan daha uzun görünüyordu.
7. Güneşin altında pırıl pırıl yanan zeytin ağaçlarının sonunda beyaz minareleriyle Edremit görünüyordu.
8. Hele geceleri büsbütün boğulur gibi oluyor ve yorganın altında hırsla dizlerini yumrukluyordu.
9. Yakası kapalı beyaz entarisinin altında kabaran göğsü muntazam nefeslerle şişiyor ve yorganın kenarını yükseltiyordu.
10. Çalışmayıp ölelim mi a beyefendi, bize ettikleri işten sonra onların emri altında çalışmayı kim isterdi?
11. Muazzez o akşam, bilinmez bir hissin tesiri altında, kocasının boynuna sarılarak: Yusuf, ben senden korkuyorum!
12. Yusuf, sırtında ne büyük bir mesuliyet taşıdığını şimdi yavaş yavaş anlamaya başlıyor ve bunun altında eziliyordu.
13. Bu mağrur ve dik kafalı oğlanın ekmeğini yemek ve onun emri altında olmak Şahindenin tahammül edemeyeceği şeylerdendi.
14. Bastığı yerin ayaklarının altında sıkı durduğunu hissedememek, hemen yola çıkılacakmış kadar eğreti bir hayat yaşamak ne azaplı şeydi?
15. Başından sarkan tüllerin altında, ince ince beline kadar uzanan saçları, vücudunun hareketlerine uyarak sallanıyordu; yarı kapalı gözleri hep yerdeydi.
16. Meydanın kenarında, üzerine tente gerilmiş sergilerin altında, Alanyalı ve Aksekili çerçiler bağıra bağıra bilezik, kurdela, sakız, kma vesaire satıyorlardı.
17. Salâhattin Bey, yaslandığı duvarda, başının üstündeki bir çivide asılı duran lambanın ışığı altında eski ve sararmış sayfalara göz gezdirmeye başladı.
18. Siyah kuzu derisi kalpaklarından (ve doktorun fesinden) renkli yağmur suları süzülüyor, şakaklarında garip şekiller çizdikten sora çenelerinin altında birleşerek göğüslerine damlıyordu.
19. Başını arkasına dayayıp bir müddet hızlı hızlı nefes aldıktan ve pardesüsünün altında terinin kurumaya başladığını hissettikten sonra, tekrar doğruldu ve ovaya bakmaya başladı.
20. Bu sırada Ali, odanın öbür ucunda yere diz çökmüş, önünde küçük bir rahle, beş numara bir lambanın ışığı altında, veresiye defterlerini temize çekiyordu.